Beş yıl evvel kırılsa da pulluğum
Evvelallah sağlam hâlâ kulluğum
Boş binada ses verince dulluğum
Yatak serin yastık taştan sert çıktı
Niyet ettim yeni avrat almaya
Düğün dernek gelin güvey olmaya
Başlayınca kapısını çalmaya
Benim yakın akrabalar tırt çıktı
Konu komşu haber saldım civara
Dedim ilk şart, içmeyecek cigara
Namazı da kılıversin bu ara
Abdest almak hepisine dert çıktı
En nihayet haber geldi birinden
Zengeyledi “Alo” dedim derinden
Neredeyse kalbim çıktı yerinden
O kükredi benim sesim mort çıktı
Ertesi gün simitçide buluştuk
Yalancıktan memnun olduk gülüştük
İki çayla bir simidi bölüştük
Arkasından bir elmalı tart çıktı
Susmayınca masamızın masonu
Gelmeyince soruların bir sonu
Bakışıyla azarladı garsonu
Hanım hanım derken birden hırt çıktı
Kocasını üç yıl önce kaybetmiş
Hünerini soran herkes aybetmiş
Bilmediği dedikodu gıybetmiş
Daha ilk söz, “Ev araba şart!” çıktı
“Altın” dedi, “elli yarım, elli tam
Bir eksiğe babamı da tanımam”
“Nikâh” dedi, “hem hükümet hem imam”
Allahı var hatun hayli mert çıktı
Üç dakkada tamam oldu risale
Beş cümlede izah oldu mesele
Surat sabit, pokerfeyis, kösele
Hatun benden daha eski kurt çıktı
Diyecektim “Benim bundan kârım ne
Dertsiz başa dert almaya zorum ne
Holdingim yok, benim yoğum varım ne?”
Diyemedim, dudağımdan pırt çıktı
Soruverdim yüzün biraz buruşuk
Kem küm etti, dili biraz karışık
Biri resmî üçü dargın barışık
Nikâhının şeceresi dört çıktı
Hamur oldu bakışlarım murç iken
Kuma döndü sözlerimiz harç iken
Biraz evvel ortası “r” “Kırç” iken
Çıka çıka bu işten de “Gört” çıktı