TEMBİHAT

Yıllar geçti aradan büyükler gitti bir bir
Aklı evvel çoğaldı herkeste yüklü kibir
Şom ağızlar açılır söyler imansız tekbir
Kula kul olanları dedem görse kınardı

Sözler düştü kıymetten lâf dinleyen kalmadı
Koy desen de heybeye zibil çok ki almadı
Korku sardı her yeri dost kapıyı çalmadı
Eski nesiller görse dünya göçmüş sanırdı

Şirâzesi bozulmuş ağızlar hepten gevşek
Lafı nereye gider oturup tartmak gerek
İzzet ikram azalmış tabağı nekes terek
Sofradaki misafir gölge veren çınardı

Diller var zehir gibi bir kelâmla tuş eder
Serer bedeni yere el vurmadan hış eder
Kem bir nazar eylese pamuğu da taş eder
Ehl-i gönül nursuzu simasından tanırdı

Bizim elden göç etmiş edep bize küs olmuş
Örfümüz âdetimiz beş paralık süs olmuş
Her devirde milletim baş konan göğüs olmuş
Dil eskiden tatlıydı bütün kelâmı ardı

Utanmak sermayeydi her kendini bilene
Benliğinden geçerek benliğini silene
Kargış ettim câhile kapılarda dilene
Büyükler küçükleri güzellikle sınardı

Hissesi olmayana tembih versen yeter mi
Tohum atsan kayaya hiç nebâtat biter mi
Sahip çıksan kendine değerlerin yiter mi
Minnet duysan mazine sana seni sunardı

 


Yorumlar - Yorum Yaz