ne oldu bilmem patron körpecik kuzulara
bir eylül akşamında kayboldular sessizce
hem dağlara bakındım hem de engin sulara
yoruldum, ümit kestim, kabus oldu her gece
daha dün gezinirken birisini görmüştüm
ağzında gevelerken dört yapraklı yoncayı
vakit akşam üstüydü hemen peşine düştüm
bir çırpıda atlayıp kaçtı şu coşkun çayı
pes etmedim koşturdum arkasından dereye
dilinden yiyeceğim zılgıtları düşünüp
lâkin kuş olup uçtu, anlamadım nereye
ben de şaşırıp kaldım olduğum yere düşüp
son ümidim böylece semâlara süzüldü
gözlerimden akıttım kanlı gözyaşlarımı
hâlime bakıp bakıp dağlar taşlar üzüldü
sen de merhamet etsen okşayıp saçlarımı
küçüktü, küçücüktü, bir o kadar sevimli
yakalasaydım bile bilmem nasıl kıyardım
benim kalbim hassastır, bulgur gözlerim nemli
içli meleyişini ta ciğerden duyardım
etme eyleme patron gel vazgeç bu sevdadan
altı üstü bir kuzu, yesen ne yemesen ne
bir kefene sarılıp gideceğiz dünyadan
ondan sonra affettim, desen ne demesen ne