DERİNLEMESİNE TAHLİL VE ANALİZİMLE LİSELİ VE ÜNİVERSİTELİNİN ANLAŞILMAZLARI, ÇIKMAZLARI, AÇILMAZLARI

“Liseli hayallerin, üniversiteli gerçeklerin peşindedir
Liselinin elinden tutulur, üniversitelinin belinden
Liseli vurdumduymaz, üniversiteli asla uyumaz
Üniversiteli aşktan anlar not peşinde koşar”(Alıntıdır)

Giriş:
“Liseli hayallerin, üniversiteli gerçeklerin peşindedir
İlkokul ortaokul bitmiştir. Kendini yorgun hisseden öğrenci büyümenin rehaveti ile her şeyi ben bilirim modunda liseye başlamış, birini severek kendini ispatlamanın derdindedir. Okumayı bir kenara koyarak baba parasını yemenin telaşında, gerçekleri üniversiteye bırakarak gününü okulda haylazlıkla boş vermişlikle geçirmenin peşindedir. Şöyle bir okuyayım babamın emeğini boşa geçirmeden başarı içinde üniversiteyi kazanıp vatana millete hayırlı olayım düşüncesinde olan gençler de çıkar elbette.

Gelişme:
“Liselinin elinden tutulur, üniversitelinin belinden”
Bu olumsuz gelişmeyle kız peşinde koşan liseli öğrenciler birbirlerine sevgi ile bağlanır, dersi ekerek el ele tutuşup gününü gün ederler. Lise son sınıfa kadar böyle geçer. Başarı sağlamadan kırık notlarla mezun olunamayacağının farkına varan babanın fırçalarıyla, sanayiye çırak verilme korkusuyla son gaz liseyi bitirir ve üniversiteye girmek için gece gündüz çalışır. Üniversiteye girene kadar sevgilisiyle el ele olmayı bırakır: “Sevgilim sen belimden tut, bana destek ol, ne olursun! Ben de sana destek olayım, birlikte kazanalım üniversiteyi. Bu yaştan sonra çırak olamam, kazık kadar oldum. Yanına benim gibi hiçbir şey bilmeyen aylak insanı yanına alarak hiçbir usta masrafa girmez.”

Ana-baba konusu:
“Liseli vurdumduymaz, üniversiteli asla uyumaz”
Ana baba konusu evladını okutarak vatana millete hayırlı evlat olmasını, bir meslek edinmesini (gerçi üniversite okuyup mühendis falan filan olarak çıkanlar garsonluk yapmaktaysa da aile çocuklarını belki mesleğini icra eder umuduyla okutur), evlenerek yuva kurmasını, kendi ayakları üzerinde durarak evini geçindirmesini istemeleridir. Liseden sonra babasının gerçekleri söylemesiyle hayata vakıf olan üniversiteli, bir vakıftan burs alarak artık o vurdumduymazlığını silerek, gece gündüz çalışma moduna girmiştir. Lise yıllarında sevdiği şimdilerde aşkla bağlandığı sevgilisi ile aynı üniversitede okurken hayata atılmak için uykularını haram eder, mütemadiyen çalışır. Dün sevgiyi aşk sanırken bugün aşkın evin ihtiyaçlarını karşılayarak sevdiğini mutlu etmek olduğuna vakıf olur. Not peşinde koşar, bir an önce en iyi derece ile mezun olup hayata atılarak sevdiği ile mutlu bir yuva kurmak için o kurs senin bu kurs benim dolanır durur.

Duygu ve Hislerin Yoğunluğu:
Sevdiği ile rahat bir hayata atılmanın his yoğunluğu ile devam eden hayat... Önüne neyi çıkaracağını ya da alıp nereye bırakacağını bilmeden devam eden hayat... Onun sonucunda ya sevinç ya da az sevinç, çok hüsran ya da daha çok hüsran...

Olayın Gerçek Boyutu:
Olayın gerçek boyutu gözler önünde yani aşikâr belli... Sinyal gücü yüksek algılama modunda anlamak ve idrak etmek için zaman geç olabilir hemen anla.

Düşünce Yapısı Babında:
Düşünce yapısı hayata atılmada sorumlu birey olarak topluma yararlı olmanın babında, yapısında, algısında bir durum söz konusu.

Olayın Boyutu Hakkında:
Olayın boyutu düşlere hayallere sığsa da, birilerinin bu düşlere izin vermeden “Benim dediğim olur ulen!” diyerek, kavimler göçünde dahi kimseye koltuğunu makamını vermemek adına bir çalışma içinde olanlar vardır. Bunlar koltuklarını korumak için kıçlarını dahi kımıldamadıklarından olan bunların sancısını çekenlere yani bizler olur. Torpil mor pil için güç getiremeyenlerin hazin bekleyişi hala canlılığını korumaktadır. Bu mod ile hayat yolunda yırtık kotla yürüyen gençlerin sıkıntısı devam ederken ne söylene bilinir ki? Onca emek heba olurken içinden birkaçının hayata atılarak gerçek mesleğini icra ettiği bir derin çelişki ile çıkmazlar boyutunda…

Sonuç:
Bekleyeceğiz ve göreceğiz! Mezuniyetten sonra tekrar imtihan bekleme sürecini, araya torpil mor pil, dayı-mayı bulma telaşını hatta yeğen olma derdini, köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme olayını göreceğiz.
Dün not peşinde koşan mezun öğrenci bugün şok olmamanın peşinde ve derdindedir artık. Yaş otuza yaklaşırken dünya evine girme trenini kaçırmama telaşında eller kollar bağlı, halde gönüller üzgün bekleme modundadır. Yaş kemale erse de, kemale ermesine izin verilmeyen çarpık bir yaşantı vardır, vesselam.


Yorumlar - Yorum Yaz