GÖLGE OYUNLARI

Bin dokuz yüz doksan üç on yedi şubatında
Eşref Paşa dediler, helikopter dediler
Yanında dört subayla tam da başkent sathında
Düştü kaza dediler, suikast demediler
 
Neydi Eşref Paşa’yı hedefe koydurtan sır
Değil mi hürriyete tutkulu esareti 
İhanet bu milletin sırtında paslı nasır
Hiçbir çağda bitmedi Sabbah’ın zürriyeti
 
Aynı elin ürünü nice faili meçhul 
Mağduru malum olan karanlık cinayetler 
Gölge oyunlarıyla kör dövüşü pis usul
Hep aynıydı ardında beliren işaretler
 
Sonra iki bin dokuz martın yirmi beşinde
Yine bir helikopter rengi kan kırmızısı
Kartal bakışlı yiğit sonsuzluğun peşinde
Hâlâ yüreklerdedir alev gibi sızısı
 
Yüzündeki tebessüm şehadetin rengiydi
Asmıştı sancağını ölümün otağına
Duruşundaki heybet Elif’in âhengiydi
Sonsuzluk çekiyordu arslanı Keş Dağı’na
 
Şimdi Tatvan dediler on bir şehit dediler
Osman Paşa dediler gördüm dü bir karede 
Asker eğilmez deyip hep eksik söylediler 
Bükülmez imanıyla eğilmişti secdede
 
Öyle ya secde izi en çok asker alnına
Yakışırdı çünkü o göklerden izlenirdi
Öyle öğrendik bizler düşlerimizde bile
Görür isek bir asker temsil melek denirdi
 
Helikopter sureti verilmiş tabutlardı
Canımızdan yediler sonra kaza dediler
Arkasında kim bilir hangi gölgeler vardı
Vicdanlar sakat kaldı fail söylemediler.

 


Yorumlar - Yorum Yaz