Bir roman yazdım yarına hatıra
Ah şu kitabın başına gelenler
Düştüm yayımlatma sevdasına
Ah şu kitabın başına gelenler
Anlattım derdimi üç beş kişiye
Danıştım çok akıllıya deliye
En sonunda tıkladım internete
Ah şu kitabın başına gelenler
Önce gidip çıktıyı al dediler
Yayıncı kapısını çal dediler
Meşgulse içeriye dal dediler
Ah şu kitabın başına gelenler
Dosyayı çıkarıp aldım elime
Şöyle baktım kapaktaki ismime
Yürü oğlum dedim kendi kendime
Ah şu kitabın başına gelenler
Sorarak zor buldum yayınevini
Eski bir handa numara kırk iki
Küflü bir tabelada yazılı ismi
Ah şu kitabın başına gelenler
İçeride bir sandalye bir masa
Sığamazdık bir kişi daha olsa
Selam verip girdim elimde dosya
Ah şu kitabın başına gelenler
Anlatırken kâfi gerek yok dedi
Böyle kuru lafa karnım tok dedi
Elinde dosyayla gelen çok dedi
Ah şu kitabın başına gelenler
Lütfedip bir göz atmadı dosyaya
Dedi yayımlarız para hazırsa
Yirmi kitap sana gerisi bana
Ah şu kitabın başına gelenler
Söverek çıktım, gittim başka yere
Dedi talibim muazzam esere
Tam bir Türk klasiği layık nobele
Ah şu kitabın başına gelenler
Dolar uçtu dayı kağıt pahalı
Sen çekmelisin bütün masrafları
Sonra anlattı bir telif masalı
Ah şu kitabın başına gelenler
Dedim evlat ben emekli adamım
Param olsa borcu derdi kaparım
Bütün telifi sana bırakayım
Ah şu kitabın başına gelenler
Para yoksa bu iş olmazmış
Editör, dizgici, grafikçi varmış
Baskıyı ve dağıtımı saymamış
Ah şu kitabın başına gelenler
Dolaşa dolaşa akşamı ettim
Az kalsın bu işten vaz geçecektim
En iyisi kendim bastırmak dedim
Ah şu kitabın başına gelenler
Bir matbaa buldum uygun fiyata
Sonunda kavuşmuş oldum kitaba
Öpüp koklayarak bastım bağrıma
Ah şu kitabın başına gelenler
Kitap kapağı solgun bir hoş geldi
Bazı sayfaların içi boş geldi
Işıklar söndü etrafım loş geldi
Ah şu kitabın başına gelenler
Yığdık kitabı evin bir gözüne
Başladık hanım ile çekişmeye
Şakir tövbe etti bu işe tövbe
Ah şu kitabın başına gelenler