Essahtan bir şiyir yazmışsın şair
Peh deyip de tekrar tekrar okudum
Böğrümü ağrıtan bu mudur zahir
Çömelip ekrana güldüm okudum
Şair dediğime bakma Memmed’im
Lafın gelişidir esastır şair
Dünyanın yükünü sırtlanır derim
Garibanın derdi zengindir zahir
Eli kalem tutan mübarek sanma
Manayı cascavlak ettirir şair
Mürekkep havzına fazla dadanma
Bir damla ter Nef’î boğdurur zahir
Rap rap kafa tangırtıda cümbüşte
Şiir nizam hiza fikirdir şair
Güneş perde ona her görünüşte
Yaslanır aylardan günlere zahir
Uyurken cin gibi çalışırken pert
Zabağnan zorunan uyanır şair
Şiir yazsa bir dert yazmasa bir dert
Gündüzün gözüne rüyada zahir
Kuaförde zorla güzellik tamam
İlham Rabbanî mi şeytan mı şair
Hatır gönül bilip dinler mi bilmem
Kulağında küpe sözünde zahir
Çaya dadandılar meyhaneler boş
Şarabı sakiden içmeli şair
Avemede kuyruk dergahlar bomboş
Minareler putu andırır zahir
Öküz kırıştırıp it boğuşturmak
Dışlığı gelmeyen İBOLER şair
Tekeden teleme ayrandan kaymak
İs tutmaz çadırda pas tutar zahir
Üğürtmeği doğra katıklı aşa
Yağlı dürüm dağda azıktır şair
Elif’ten öteye okuma boşa
İlim bir noktaysa cehalet zahir
Gavur Dağları’ndan Gavur Gölü’nden
Bahseden kalmazsa dövün dur şair
Kafirin alnına kurşun aşkeden
Bertizin köyleri obalar zahir
Kalemin düşerse Maraş iline
Berit’ten Nurhak’tan dolan gel şair
Ali Gayası’ynan Ceyhan Nehri’ne
Su gibi aziz ol gül gibi zahir
Bitmezdi bu şiir bakma gözüme
Türkülere yol ver biraz da şair
Süyüğün ucundan dinel bak köye
Hezenler mertekler ne söyler zahir