Öğrenciliğimin geri gelmeyeceğini çok iyi biliyor, hatıralarıyla avunuyorum.
Ah şu hatıralar, onlar mı bizi kocattı, biz mi onlarla gençliğimizi yaşıyoruz, anlayan varsa beri gelsin.
Herkesin öğrenciliği şüphesiz güzeldir. Ama benimki de bir başka güzel canım! Yurtta bir arkadaş grubumuz vardı, onlarla bir arada olduğumuz zaman siyasetin o karanlık günlerine hoş bir seda bıraktığımızı sanıyorum.
Yurdun kantininde akşam yemeğinden sonra arkadaşlarla buluştuk. Çekirdek çıtırtıları, çay kaşığı şıngırtılarına karışırken bizler de en coşkulu şarkıları o seslere buluşturuyorduk.
Ankara’da deniz olmasa da o tarihte sisten pisten gökyüzü görünmese de “Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık.” şarkısını,
“Beyoğlu’nda gezersin
Gözlerini süzersin...” şarkısı takip ederdi.
Biz, böyle şen şakrak eğlenirken, bir kız öğrenci bizim şamatamıza rağmen ders çalışmaya çalışıyordu. Aslında gözü kulağı bizdeydi. Ders işin bahanesiydi. Arkadaşlarıma dedim ki:
-“Şu kızı kızdırayım mı?”
-“İyi olur.” dediler.
Bütün ciddiyetimle (Ciddi olduğum zamanda çok ciddi olurum hani.) yanına vararak sert bir dille:
-“Hanımefendi, bizi rahatsız ettiğinizin farkında mısınız?”
Başını kaldırdı ve bütün şaşkınlığıyla:
-“Ben mi sizi rahatsız ediyorum?”
-“Evet, siz bizi rahatsız ediyorsunuz.”
-“Orda şarkı söyleyen siz, burada ders çalışan ben, söyleyin bakalım kim kimi rahatsız ediyormuş?”
-“Siz bizi rahatsız ediyorsunuz hanımefendi.”
-“Neden?”
-“Burası ne?”
-“Kantin.”
-“Bu yurdun kütüphanesi yok mu? Ben gidip kütüphanede şarkı söylüyor muyum ki siz kantinde ders çalışıyorsunuz?”
-“Çalışamaz mıyım?”
-“Çalışamazsınız hanımefendi. Üstelik bizim okullarımız anarşiden kapalı, aklımıza okulu düşürüp canımızı sıkıyorsunuz. Haddinizi aşmayın lütfen! Nerde nasıl davranacağınızı bilin!”
Kız, kızardı, bozardı ne diyeceğini bilemedi. Sinirinden yumruklarını sıktı. Son bir kez daha sorayım dedi içinden:
-“Ben şimdi sizi rahatsız mı ettim?”
Evet, desem yumruğu patlatacaktı ki ben gayet sevecen bir tavır ve ses tonuyla:
-“Hanımefendi, o kadar güzel ders çalışıyorsunuz ki gerçekten örnek bir öğrencisiniz. Biz de vurdumduymaz bir şekilde şarkılar söylüyoruz, acaba sizi rahatsız ediyor muyuz endişesiyle rahatsız oluyoruz.”
Sözümü keserek:
-“Siz, böyle bir rahatsızlıktan mı bahsediyorsunuz?”
-“Tabii ya ne sandınız? O kadar güzel ve sakin ders çalışıyorsunuz ki sizi rahatsız etmekten rahatsız olduk.”
-“Kusura bakmayın, ben yanlış anlamışım sizi. Az kalsın yumruğu patlatacaktım.”
-“Biz o yumruğu çoktan hak ettik de neyse! Sen defteri kitabı topla, bizim masamıza gel. Orada yumruk mu atarsın kahkaha mı görürüz?”