Metehan bıyıklı genç, parke taşlarına yumurta topuklu ayakkasınını vura vura volta atıyordu. Başında börk yoktu ama altın saçları dalgalanıyordu rüzgârda. Bu gidişle ya parke taşları yerinden fırlayacak ya da topuğunun teki fırlayıp yuvarlanan yumurta Sakarya Caddesi’ni vıcık vıcık yumurta sarısına kestirecekti. Sol dizini karşı cinsinin sağ dizine temas ettirerek aküsünü doldurmaya çalışan Yamtar yapılı genç, olayın farkına varıp:
-“Bu sokaktan akıllı adam geçmeyecek mi? Müsaade et şu ibne kılıklının saçından yakaladım mı minik dorsesine bir depik... Gör bakalım bir daha volta atar mı?”
Karşı cinsi:
-“Boş ver öyle manyakları. Şu dergi projeniz ne oldu, yazılar tamam mı?” Kendisini iplemeyen bir kızla daha ne kadar beraber olabilirdi. Adam sinirlendi.
-“Kız bana bak! Ağzının üstüne Memiş’in yumruğu gibi bir tane patlattım mıydı seytan çarpmışa dönersin. Biz neden bahsediyoruz sen lafın gerisinden girip konsantıramızı bozuyorsun. Bak bir daha tekrar etmem.”
Diğer adam:
-“Şu kız yapılı gence bu sokağı dar edeyim mi?” dedi. Kız dizini Yamtar’ın dizinden çekti.
-“Bu gençten bu kadar gıcık kapmamın bir esbab-ı mucibesi mi var, biraz sonra darağacına mı gerileceksin? Bu intikam ateşini bir an önce söndürmeye bak, her yan barut dolu; koca Çin’i havaya uçurmak mı istiyorsun? Siz çekik gözlü kızları görmezseniz uykularınıza kıran girer, kollarınızda derman kalmaz. Yayı geremezsiniz, kılıcı sallayamazsınız ve hepsinden önemlisi salladığınız gürzler gelip başınızda paralanır.” dedi.
Saçlarında kepekleri dökmekle meşgul olan Yamtar, bir yamçı kımız daha isteyip:
-“Doğru dersin bre soyka! Böyle adamlarla uğraşıp hazır kafamızdaki bilgileri sildireceğimize en temizi Albız alsın deyip budduayı verip veriştirmeli. “Senin derdin dert midir benim derdim yanında” demiş ya Kara Ozan, takma kafanı, biraz sonra geze geze yorulur kendiliğinden devriliverir. Buradan gitsek iyi olur, birazdan sağ kalan arkadaşlardan bir kaçı gelip karnımı deşerek parslara atabilirler.” dedi.
Sakin sakin Yamtar’ı dinleyen sevgilisi, birden ayağa kalkarak:
-“Sen ne dediğini ya bilmiyorsun ya da kımız başına vurdu! Daha karnını deşebilecek bir yiğit doğurmadı analar, öyle bir yiğidi benden başka doğuracak olanı zehirleyip öldürürüm.
Anlıyor musun öldürürüm dedim mi o iş o gece bitmiş belle?” dedi. Diğer masalarda kendilerine yan yan bakanları gören Yamtar, sevgilisinin yüzüne bir makas atarak:
-“Şekerime bak, senin gibi soylu birisini bulana kadar kaç arkadaşımı sattım. Sen Almıla’ya bile en az sekiz çekersin. Hele şu şiire bir bak, bunu yazarken damarlarımdaki kanın nasıl güpürdediğini tarif edemem:
‘Çekik gözlerinde bir gece vakti
Malihülya düzlüğünde at sürdüm
Gök Tanrı şahittir bu sevdamıza
Kuzu yünü dizlerinde yatarken
Yak beni barut dudaklarında’ gördün değil mi şiiri? Hele bunu bir de kopuz eşliğinde söylesem aklın çadırın direğine çarpar.” dedi. Kız kemik tarağını çıkarıp:
-“Şu tarağın kaç dişi var tahmin et?” dedi. Yamtar, tasta kalan bir kaç yudumluk kımızı hırsla sevgilisinin yüzüne döktü:
-“Benimle dalga mı geçiyorsun bre keferenin kızı! Senin yedi ceddini kılıçtan geçiririm. Kiminle konuştuğunun ya farkında değilsin, ya da beni ağzı süt kokan bir yeni yetme yerinde görüyorsun. Bağrının tahtasına depiği indirdim mi kendini Vey ırmağında bulursun.” dedi.
Kızcağız suçlanmıştı, konuyu başka kanala akıtmak için böyle bir yola başvurmuştu ama Yamtar yutmadı:
-“Kız sen neyine güveniyorsun, yaptırdığınız setlere mi? İstediğiniz kadar set yaptırın istediğiniz kadar barut imal edin. O barutunuza ateş gene biz olacağız. Kökünüzü bir araya toplayıp toplu katliam mı yapmamızı bekliyorsunuz? Aslında sizin istediğiniz bu amma erkekliğimize yakışacak bir durum değil. İt gibi enikleyin durun bakalım. Biz neçe itoğlu itlerin boğazındaki toklarını söküp kapıp koyurduk. Bak kafamı bozma, saçını keçi kırkıyor gibi kırkarım seni de kapar koyururum.” dedi.
Atlas okyanusu tarafından gelen bir rüzgar Hint okyanusunda esen rüzgarla karşılaşınca bir albatros havalanıp kızın omuzuna kondu. Bu Elnino’nun habercisiydi. İki gözü iki çakmak taşı oldu. Birbirine istemeyerek değince bir şimşek çaktı, artık rahatlıkla ağlayabilirdi.
İkindinleyin başlayan yağmur kuşluk vaktine kadar devam etti. Yamtar arkadaşlarına ihanetin cezasını boğularak ödedi. Metehan bıyıklı delikanlı saçlarını bir top belik yapmış, yeni bir felaket senaryosu yazacaklara kendini fark ettirmek için topuklarını daha sert vuruyordu parke taşlarına...