O gün herkes pürdikkat meclis haberlerini izliyorlardı. Mecliste Libya tezkeresi görüşülüyordu. Tartışmalar ekrandan bizim kıraathaneye sıçramıştı. Bir anda kıraathane ikiye bölünmüştü. Eski Halk Partili vekiller bir tarafa oturmuşlar, eski Demirkıratlılar, Milliyetçi Köylü Partililer, Özalcılar bir taraf olmuştu. Hararet o kadar yüksekti ki artık kimsenin televizyona baktığı yoktu. Temel belki bu tartışmalar biter diye televizyonu kapatmıştı ama kimse bunun farkında değildi.
Mevzu, Libya’dan İstanbul Kanalı’na, oradan köprülere ve havaalanına kadar uzanmıştı. Bu esnada içeriye Reis Ceyhun Zeydan Bey de gelmişti. O gelince iş daha hararetlenmişti. Kendini bir anda bir tartışmanın ortasında bulan Ceyhun Bey mecburen kürsüye oturmuş elindeki tokmağı ha bire masanın üzerindeki zile vuruyor ve mütekait mebusları sükûnete davet ediyordu. Artık iş o kadar zıvanadan çıkmıştı ki ayağa kalktı ve tüm gücüyle “yeter!” diye bağırdı. O esnada kısa bir sükûnet oldu. Sükûneti yine kendisi bozdu:
-“Efendiler, madem mühim bir mevzuyu tartışacağız o zaman kendimize yakışan bir şekilde yapalım. Konu hakkında bir toplantı tertip edelim. Görüşlerimizi bir rapor haline getirip mevcut siyasi partilere bir deklarasyon olarak gönderelim. Diyelim ki eski mebuslar olarak bu konudaki görüşlerimiz budur. Kıraathane bir anda meclis düzenine geçmişti. Ben de mecburen Reis’in yanındaki yerimi aldım.
Genel Kurulu başlatmak üzere hemen bir takrir geldi. Ben takriri okumaya başladım.
“Mütekaid Mebusan Meclisi Raiyaseti’ne
Memleketimizde meri olan Mecilis-i Mebusan’da bu günlerde görüşülmek üzere olan Libya tezkeresi hakkında görüşlerimizin serdedilmesi ve çıkan sonuçları mevcut siyasi fırkalar ile teati etmenin memleketin hayrına olacağı, bunun menafiinin ekser ve elzem olduğundan bir görüşme açılması hususunu arz ederiz.
İhsan Cansız, Eski Elaziz Mebusu ve Cefai Kaplan, Adana Mebusu”
Yapılan oylama sonucunda genel görüşme açılması oy birliği ile kabul edildi.
Takrir sahipleri adına İhsan Cansız kürsüye geldi. İhsan Cansız:
-“Efendiler!” Cevdet Celal sıra kapaklarına vurarak:
-”Efendi diye eskiden dönme cıfıtlara hitap edilirdi. Doğru konuş.” Ayhan Fırtına sıra kapaklarına daha şiddetli vurarak:
-“Hatibe sataşma var. Reis Bey müdahale edilsin.” Reis Ceyhun Zeydan elindeki tokmağı masaya vurarak:
-“Lütfen hatibin sözünü kesmeyelim.” İhsan Cansız:
-“Efendiler!” Cevdet Celal, yine sıra kapaklarına vurarak:
-“Efendi babandır!” İhsan Cansız:
-“Benim rahmetli babam efendi adamdı.” Cevdet Celal:
-“Bu bir itiraftır. Senin baban Sebatayist mi?” Ayhan Fırtına sıra kapaklarına şiddetli vurarak:
-“Hatibin babasına hakaret edilmiştir.” Cevdet Celal:
-“Sabatayistlik bir iftira mevzuu mudur, iftihar mevzuu mudur?” İhsan Cansız:
-“Dönmelik sana yakışır, dönek herif. Kaç parti değiştirdiğini unutmadık.” Reis Ceyhun Zeydan elindeki tokmağı masaya vurarak:
-“Lütfen fırka hatipleri birbirlerine laf atmasınlar. Buyurun İhsan Bey.” Cevdet Celal yine sıra kapaklarına vurarak:
-“Burada bana söz hakkı doğmuştur. Şahsıma hakaret ve iftira edilmiş. Reis Bey bunu kulak ardı edemezsiniz.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Size de sıra gelecek, o zaman konuşursunuz efendim. Lütfen hatip takrir hakkında bir açıklama yapsın. Artık müsaade edin lütfen.” İhsan Cansız:
-“Beyler, bu kadar çok sözümü keserseniz ben de ne diyeceğimi unuturum. Bugün burada Libya’ya asker gönderilmesi meselesini görüşmek istiyoruz. Malum-ı aliniz mevcut hükümet Libya meşru hükümeti ile yapmış olduğu anlaşma gereği buraya asker gönderip milli menfaatlerimizi muhafaza amacı gütmektedir. Bizler de bu olumlu adımı destekliyoruz. Desteklemeliyiz. Kahraman Mehmetçiğin bu desteği arkasına alması ve gönül rahatlığı ile vazifesini icra etmesi gerekir. Masada olmazsanız kaale alınmazsınız.” Soner Darıca:
-“Türk askerini Fizan’a sürmeye kimsenin gücü yetmez.” İhsan Cansız:
-“Haşa bu nasıl lakırdıdır? Türk askeri orada milli menfaatleri muhafaza ve müdafaa için bulunacaktır.” Cevdet Celal yine sıra kapaklarına vurarak:
-“Sen git, sen git!” Ayhan Fırtına sıra kapaklarına şiddetle vurarak:
-“Hatip tam otuz sene bu memleketin ordusunda görev icra etmiştir. Eğer Ersun Paşa’ya kumpas kurulmasaydı paşalığa kadar terfi edecek iken darbecilerin ayak oyunları ile kurmay albaylıktan tekaüde ayrılmıştır. Görev verildiği takdirde yaşına başına bakmadan bu göreve sayın hatip seve seve gider. Ona laf yetiştireceğine sen git önce zorunlu askerlik hizmetini icra et. Sahte çürük seni!” Cevdet Celal yine sıra kapaklarına vurarak:
-“Ben sahte çürük raporu almadım. Sağ işaret parmağım koptuğu için çürük aldım.” Ayhan Fırtına:
-“Sıra kapaklarına vururken hiç parmaklarım kısa demiyon. Geçen konserde darbukayı da inletiyordun.” Cevdet Celal:
-“Sanki sen çalmadın. O başka bu başka.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Beyler, beyler!” İhsan Cansız:
-“Bu zihniyet çürüktür, illetlidir.” Cevdet Celal:
-“Zihniyet değil parmak, parmak!” İhsan Cansız:
-“Efendi, sizin parmağınız da zihniyetiniz de çürük! Ne zaman bu memleketin hayrına çalışacaksınız. Müstemleke nazırlığı gibi çalışıyorsunuz. Muhalefet olmak için muhalefetlik yapılmaz.” Soner Darıca:
-“Biz doğru muhalefet ettik. Bu ülkeyi babanızın çiftliği gibi kullanamazsınız.” Ayhan Fırtına:
-“Memleketi babasının çiftliği gibi yöneten sizin zihniyetinizdir.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Beyler, beyler! Buyurun sayın hatip!” İhsan Cansız:
-“Bu zihniye yola karşıdır, köprüye karşıdır, havaalanına karşıdır. Terakkiye karşıdır.” Cevdet Celal:
-“Biz yola değil yolsuzluğa karşıyız.” Ayhan Fırtına:
-“Yolsuz sizsiniz. Kırdığınız kırkı geçti. Takrir-i sükûnlar ile irtikâplarınızı örttünüz. Memlekette terör estirdiniz.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Beyler, beyler! Buyurun sayın hatip!” İhsan Cansız:
-“Bu zihniyet memlekete yapılan Keban Barajı’na bile karşı çıktı. Bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz diye bağırıyorlardı. İlk köprüye karşı çıktılar. Neymiş boğazın silüeti bozulurmuş. Neymiş ya köprüye gemiler çarparsaymış, ya Yunan İstanbul’u işgal ederse köprüden geçip tüm Anadolu’yu işgal edermiş. Neymiş yıkılırmış, neymiş hiç gereği yokmuş, neymiş asma köprü mü olurmuş, neymiş buradan mutlu azınlık, zenginler geçecekmiş. Şimdi de aynısınız.” Soner Darıca:
-“İstanbul’a yapılacak kanal ile İstanbul sular altında kalacak. Denizi taşıracaksınız. Libya’da ne işimiz var?” İhsan Cansız:
-“Orası bir zamanlar bizimdi. Ne çabuk unuttunuz?” Cevdet Celal:
-“Suriye’de de aynı şeyi söylediniz.” İhsan Cansız:
-“Suriye ve özellikle Halep, Misak-ı Milli’nin bir parçasıdır.” Soner Darıca:
-“Siz Misak-ı Milli’ye sahip çıkamazsınız. Siz Misak-ı Milli’yi bilmiyorsunuz. Misak-ı Milli’de bizim olmayan coğrafyalar yoktur. Siz Sevr’i savunursunuz.” İhsan Cansız:
-“Sevr’i savunan namussuzdur. Asıl sen Misak-ı Milli’yi bilmiyorsun.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Beyler, beyler! Karşılıklı atışmayın.” İhsan Cansız:
-“Biz Libya tezkeresini destekliyor memleketin hayrına görüyoruz.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Şimdi de karşı görüşte olanlar adına Cevdet Celal’i kürsüye davet ediyorum.” Cevdet Celal:
-“Ben takrir hakkında konuşmak istemiyorum. Hatip bana: “Dönek herif. Kaç parti değiştirdiğini unutmadık” dedi.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Her ne ise işte söyle ne söyleyeceksen.” Cevdet Celal:
-“Efendiler!” Ayhan Fırtına:
-“Az evvel “Efendi diye eskiden dönme cıfıtlara hitap edilirdi. Doğru konuş.” diyordun noldu?” Cevdet Celal:
-“O demindi.” İhsan Cansız:
-“Ne yani hemen döndün mü sözünden? İşte sana bu yüzden dönek dedim.” Cevdet Celal:
-“Bana dönek diyemezsiniz. Ben dün de muhaliftim bu gün de muhalifim. Sadece birkaç parti değiştirdim diye bana dönek diyemezsiniz. Şartlar o zaman onu gerektirdi. O kadar!” Reis Cumhur Zeydan:
-“Beyler, beyler! Karşılıklı atışmayın.” Cevdet Celal:
-“Biz bu tezkereye de, havaalanına da, köprüye de, kanala da karşıyız.” İhsan Cansız:
-“Bir tek haklı gerekçe söyle de biz de karşı olalım.” Cevdet Celal:
-“Çünkü biz muhalefetiz. Bizim işimiz karşı çıkmak.” Ayhan Fırtına:
-“Allah’tan hükümet değilsiniz.” Cevdet Celal:
-“Biz halimizden memnunuz. Muhalefet etmek daha kolay. Biz hükümet olmaya da karşıyız.” Ayhan Fırtına:
-“Sen kafayı yemişsin.” Cevdet Celal:
-“Reis Bey itiraz ediyorum. Ben kafayı yemedim. Ama birleşime ara verelim.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Nedenmiş o?” Cevdet Celal:
-“Neden olacak açlıktan birbirimizi yiyeceğiz şimdi. Benim şekerim düştü. Artık bir yemek molası verelim.” Reis Cumhur Zeydan:
-“Yemek molası verilmesini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Birleşime üç saat ara veriyorum.”