Gün çarığı, çarık ayağı sıktı
Hangi şehirdesin gel kara lastik?
“Al” diye yalvardım yüzü asıktı
Babamın aklını çel kara lastik.
Bir bayram öncesi gülünce kader
Törenle heybeden çıkardı peder
Koynumda yatırdım sabaha kadar
Şimdi öpülmez mi el kara lastik?
Yıkar, siler papuçluğa dikerdim
Artist gibi dikkatleri çekerdim
Yarışınca, akranları ekerdim
Sanki yolda esen yel kara lastik.
İlk çocuktum bizim köyde bahtiyar
Unutmadım seni oldum ihtiyar
Hayalime tutun, gez diyar diyar
Gözlerimden akan sel kara lastik.
Bir acayip ter koksan da sevmiştim
Pişirsen de, hep yaksan da sevmiştim
Yenik düşüp bıraksan da sevmiştim
Zamana bağlanmaz bel kara lastik.
Silinmez izleri tarla, çayırda
Her mevsim dört çeker dağda, bayırda
Bir sızıydı topuktaki nasırda
Giymeyenin başı kel kara lastik.
* Bu şiir 87 yaşındaki koca babamıza (dedemin yeğeni) çocukluğunda alınan ilk karalastiğin hikayesinden doğmuştur. Köyde bir ilktir ve bayram gecesi kara lastiklere sarılıp uyuduğunu ifade etmiştir.