KARA LASTİK DEYİP GEÇMEYELİM-seherkeçe

Kara lastik ayakkabı denince aklıma babaannem gelir. Dışarı çıkarken meshinin üstüne kara lastik ayakkabılarını giyerdi. Nasıl da yakışırdı onun asil duruşuna; başı dik, yavaş yavaş, yerdeki karıncaları kollayarak yürüyüşü gözümün önünden gitmeyen resimlerdendir. O lastik ayakkabılar herhalde babaannemin olduğu için bendeki kıymeti ziyadesiyle fazlaydı; onları silip parlatmaya can atardım, bu işi vazife edinmiştim kendi kendime.
Altmışlı yıllarda Ankara’da biz çocuklara da lastik ayakkabı alınırdı; ancak rengi kara değildi ama çizmelerimiz kara lastikti. Lastik çizmeleri ayağımıza geçirince kendimizi özgür hisseder; daha iyi koşar, daha güçlü oynardık. Pantolonun paçalarını da içine iyice yerleştirdik mi suların, çamurların içinde yürümek sorun olmak şöyle dursun eğlence halini alırdı. Belki de en lüks giysimiz onlardı; çoğu çocuğun paltosu, mantosu yoktu ama lastik çizmesi varsa gerisi teferruattan ibaretti. Siyah renk asilliğin simgesidir; gizemin, dengenin, tefekkürün rengidir. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) Medine’ye hicret etmek zorunda kalınca Mekke mateme bürünür ve Beytullah karaları giyinir; böylece o tarihten itibaren kara renk, matemin rengi de olur.
Kara lastikler zamanımızda da yoğun olarak kullanılıyor aslında; şehirlerde mesh üzerine giyenleri görüyorum. Kara lastiğin krallığını ilan ettiği yerler kırsal kesimler. Köy ziyaretine giderken hediye olarak lastik ayakkabı, çizme götürdüğümüz çok olmuştur. Dağda, bayırda, tarlada, derede, ahırda çalışırken ve ağaca çıkmak için ondan daha kullanışlı ayakkabı yoktur. Su çekmez, kolay temizlenir, kaymaz, ucuzdur, sessizdir, astarlı olanları vardır ve tamircisi yoktur çünkü genellikle tamire ihtiyacı olmaz, olursa da aile büyükleri yargan iğnesi ve sağlam bir iple dikerlerdi diyecektim ama memlekette görüştüğüm bir ayakkabı tamircisi beni şaşırttı: “Araba tekerinin tamiri oluyor da kara lastiğin niye olmasın? Onları da onarıyoruz, deliklerini yamayıp, yapıştırıyoruz.” dedi. Hele ayağında yün çorap varsa kara lastiğin giyimine doyum olmaz. Köyden ısmarlarlar; artık renklisini ister oldular ve bu renk çoğunlukla sarı oluyor. Babaannem kara lastik ayakkabı giyerdi ama sarı rengi de sarı çiçekleri de çok severdi. “Sarı çiçeklerin rengi eskiden sarı değilmiş; onların rengi Allah’a olan aşklarından sararmış.” derdi. Sarı, güneşin rengidir ve insan üzerinde pozitif etkisi vardır. Bu yüzden bütün dünya devletlerinde taksilerin rengi sarıdır.
Biz de çocuklarımıza kara değil de sarı lastik çizme aldık seksenli yıllarda; moda olmuştu nedense. Çocukların aklı ermeye başlayınca: “Bizi lastik çizmelerle kandırmışsınız.” demişlerdi. Kendimiz de hala yazlık evin bahçesinde çalışırken ve balığa çıkarken özellikle soğuk havalarda lastik çizme kullanıyoruz. Plaja gidenlerin kullandığı renkli, çiçekli, ajurlu lastik ayakkabılar da yabana atılamaz. Esas balıkçıların giydikleri bacak boyu kara lastikler onların can dostu durumundadır. Kış ve spor ayakkabılarının çoğunluğu tabanları lastik olduğu için çok mutlular.
Sözün özü, kara lastik giyinmek sağlık alametidir; ayağınızda kara lastik ayakkabı varsa suyu da, toprağı da, ağaç gövdesini de, madeni de hisseder, kendinizi doğa ile sarmaş dolaş bulursunuz. Kara lastik ayakkabı, bende samimiyet, vefa, doğallık duygusu uyandırıyor. Maden göçüğünden kurtarılan işçinin hastaneye kaldırılırken söylediği: “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin.” sözlerini hatırlayın; bu vefa, samimiyet, doğallık, insanlığın zirvesi değil de nedir?


Yorumlar - Yorum Yaz