Sabah ezanla düştük yola. Ele bi heveslen gelim ki, sıcağı falan görmi gözüm. Bizimkine evvelden demiştim, gitmisken bi 10-15 gün galacam. Gafası nerde bilmim. İşine gelmedi ya, heç duymamış bile.
Yolda hemen diyi ki: ‘’Pazar günü dönecen de mi?’’ Töbe bismillah! Bu herif heç agıllanmi. Onca ağlata ağlata gurbeti su yolu ettirdi bahan. Alla göri yuharda, bah şimdi babamın üregini yahdı ya sıra ona geldi. Gız, döndü dolaştı benim melmekette ohudu. İş yine benim melmekette, damadı gine ordan buldu. Rabbim bili işini. Sen bi babaya yol gözletirsen sahanda sıra gelir bele.
Gene ahlıma düştü, ele gızı istemeye geldiklerinde sanki herifnen ikimizin ciğeri haşlandı. Diyisin ölüme gidi. Çoh çoh gocaya gidecek işte. Biz de gelin gittik. Ciger işte insan dayanami. Gurbetligi en çoh ben bilim. Çağayı da verdik gurbete. Ne halt edecez bilmim, Daha düğün olmadan gendimizi salmışıh.
Bana ettiklerini çekecek diyim ama ben de yanim yanısıra. Neyse bu yazdıklarımı görse üregi darlanacak ama nedem, dedim gitti.
“Pazar dönecen mi?” demişti en son de mi? Dedim: “Dönmem herif. Biraz Geban’da biraz da gızın yanında galacam. Gedin oğlanla başınızın çaresine bahın.”
Zannetmeyin beni ösgediğinden diyi. Duman beni tuta ocağa bir gap yemek goymayı bilmi ki. Gorhiler aç galacaklar. Sade yemek mi, evdeki makineler nasıl çalışır bilmi. Ev ocah nasıl süpürülür bilmi. Anam babam kirli çorapları daha galdırmayı bilmi. Ele çıhari, bırahi çıhardığı yerde.
Geri dönüşte bilim ev ocak batmış beni bekleyecek. Ama nedem ben de istim az daha melmekette galam babam ve bacılarımla. Üstelik çağamızda burda artık. İnsan torpağı, torpağın içine bırahtıhlarını, Seftil’i, Fırat’ı ayağın değdiği her tarafı özli. Burnumun direği sızli, ele doluklaşim. Ağlayacam da sizden ar edim.
Alla vere evi çoh batırmayalar. Ben de edemim yapam artık. Yeni yetme gelin degilim ki.
Neyse daha ses etmedi. Geldik çağanın evine. Ana üregi evde ne bulduysam çağayla bize pay ettim. Her bir şeyden bincıcıh da olsa goydum. Alla sizi inandıra arabada oturacah yer galmamıştı. Bahtı bele olmayacah herif gitti gomşunun arabasını aldı. O bizimkinden büyükçe. Hemi de jipmiş. Ele havalı havalı melmekete giderik artıh. Zaar ne bilecekler bizim değil.
Oğlan diyi ki:
“Anne ya evde bişey bırahmadın hepsini ablama verdin.’’
Nedem ya, benim yedigimden yemese lokmalar zehir zuggum olmaz mı bahan.
Ne bulduysam pay ettim çağama.
Güccük de gısgani zaar.
Akşam da dedik bi Harput’a gidek ailecek. Herifin başı arğıdi ama yine bize gıyamadı.
Bekir abiye söz vermiştim. Akıl hastanesine ele uzaktan bir el sallayacaktım Harput’ta da erenlere selam götürecektim. Melmeketin damadı benim de şıhım Hasan abemin yerine de fişneli dondurma yiyecektim.
Herif dedi ki: “Hepisini niye bir günde halledisin. Galacan ya burda. Her gün birininkini yerine getir.’’
Ben de dedim ki:
“Herif arabayı alıp gidecen, bu sıcakda ben neyle gidem? Alışmamışım hotübüslere.’’
Çoh uzattım bilim ama az galdı. Gittik Harput’a, gitmez olaydım. Aşagıda heç kimse galmamış buraya çıhmış sanki. Serinlik heç yoh. Yani dört gıyı yani. Bi de her tarafda bi duman göz gözü görmi. Eti gapan buraya gelmiş. Gorha gorha sölim herife. Ele Elaziz’e bahan bi yere oturah mı?
Yine gıymadı bahan: “İt yesin bu cigeri!” dedi. Oturduh ama hiç keyfini çıharamadıh. Sıcah bi yandan, galabalıh bi yandan.
Çıhdıh eve geldik. Herifin başı da çoh arği. Bagajın kapağı tohtu. Şişmiş erüg gibi olmuş.
İlaç verdig hemen daldı. Oğlanla bi yandan çay içig bi yandan baba nefes ali mi diye bahig.
Arada sorim oğlana:
“Yavrum babana bahisin de mi?’’
“Anne garnı ini çıhi.’’ diyi.
Çıhtım balkona Elazığ’ı seyredim. O da beni tabii. Ee gızı gelmiş del mi? Hemi de Fırat’ın gızı... Az da serin olaydı eyiydi. Gıyamim diyem ama sanki cehennem buranın altındadır. Alla Gakkoşlara golaylık vere, ele serin ede ki ben de herifi çatlada çatlada galam.