Düşünürdüm eskiden: “Türkiye’de kuaför olmak isteyip de olamayanları mı okul müdürü yaparlar? Berberlik her müdürün özel zevkleri arasında mı yer alır?”
Şimdilerde yok ama eskiden her okul müdürünün elinde keskin bir makas vardı. Müdür, sabah erkenden okulun kapısında dikilir, şahin bakışlarını sıra olan öğrenciler üzerinde gezdirirdi. Öğrenciler tek sıra hâlinde önünden geçerken tek tek avlardı onları:
–“Sen gel bakayım.” Neden çağırıyor dersiniz? Hâlini hatırını sormak için değil herhâlde. “Annen baban nasıl çocuğum, dersler nasıl gidiyor? Herhangi bir derdin var mı? Babanın işleri nasıl? Ağabeyin askerden geldi mi? Ev sahibiniz kirayı artırdı mı? Amcanın diş protezi ne durumda?” demek için değil tabii.
Öğrencinin saçı biraz uzun gelmiştir müdüre. Kısaltması, belki de kestirmesi gerekmektedir. Müdür Bey, elindeki makası ustaca bir hamleyle saça daldırır, öğrencinin tepesinde estetik bir demiryolu açar.
–“De şimdi git, der. Saçını kestir, öyle gel!” İstersen gitme. Arkadaşlarının arasında gururunun incindiğine mi yanarsın, ayna karşısında dakikalarca sağa mı yatırsam, sola mı diye denemeler yaptığın o güzelim kâkülün uçup gittiğine mi? Kös kös dönersin. Eve gidemezsin. Evdekiler okuldan kaçtın diye kızarlar. Okula yetişmen lazım, yok yazılırsın.
Bir kuaförün (Kuaför de ne? Bizde onun adı berberdi. Sonradan ne olduysa bütün berberler kuaför olup çıktı.), hayır, berberin koltuğuna atarsın kendini. Usta heykeltıraşın yüzünde tanıdık bir gülümseme:
–“Müdürün makası faaliyette desene!”
–“Sorma, ağabey, Cumhuriyet Bayramı’na kadar idare eder belki, dedim ama mümkün değil. Sana zahmet, çok dibe inmeden, şöyle üstten üstten düzeltebilir misin?”
–“Iıh, der berber. Yara çok derin. Saç diplerine inmiş makas. Müdür Bey işinin uzmanı, belli. Yüzeysel gitmemiş, derine dalmış.”
Bazen makasla düzeltmek mümkün olmayabilir saçtaki tahribatı. Bu defa tıraş makinesine uzanır berber. Makineye parça takmazsa sıfır numara. Bak, kendini seyret! Arkadaşların günlerce takılır, “Ayna ayna!” diye. Parça takarsa bir numara, iki numara, üç numara… Beşe kadar yolu var. Ama makasla düzeltmek en güzeli. Burada iş berberin ustalığına kalmış. Şu işe bakın! Bir makasın bozduğunu bir başka makas düzeltmeye çalışıyor ve ne yazık ki düzeltemiyor.
Aklıma başka bir ihtimal de gelmiyor değil, hani. İsterseniz senin kalbin bozuk, deyin. İsterseniz komplo teorisi deyin ama ben ciddi ciddi düşünüyordum. Sanki berberlerle okul müdürleri arasında gizli bir anlaşma vardı. Berberler şöyle demiş olabilirlerdi mesela:
-“Hocam, siz bir demiryolu çizip gönderin, biz gerekeni yapalım. Siz başlayın, biz bitirelim. Aldığımız tıraş paralarından da okulun kırtasiye masraflarına bir miktar katkıda bulunalım.” Aslında bu konuda bir önerim de vardı. Şöyle ki: Her okulda kadrolu bir berber çalıştırılsa... Bu berber, müdürün yanağına tebeşirle işaret koyduğu saçı uzun öğrencileri tıraş etse, tıraş parasını da öğrencinin harçlığından kesse olmaz mıydı? Bence olurdu.
Bunun birkaç yönden faydalı olacağını düşünüyordum:
1. Öğrencilerin onuru incinmezdi.
2. Berberlere yeni bir iş kapısı açılırdı.
3. Müdür Bey zahmete girmemiş olurdu.
4. Müdür Bey’in masasının gözünde makas bulundurma sorumluluğu ve zorunluluğu ortadan kalkardı.
5. Öğrenciler derste olmaları gereken saatte o sokak senin, bu sokak benim, kuaför aramazlardı.
6. Yılın öğrenci tıraş modası okul berberi tarafından belirlenir ve uygulanırdı.
7. Tıraş ücretleri cep harçlıklarından kesileceği için, öğrenciler saçlarını uzatmaya kalkışmazlardı.
Denemeye değmez miydi?
Önerimin tek olumsuz yanı vardı: O da Müdür Beyleri kuaförlük hobisinden yoksun bırakması.
Onu da hoş görürlerdi herhâlde.