ŞAİR/YAZAR HABERLERİ/üç

Bahtiyar Aslan: Geçtiğimiz ay içerisinde önce Balkanları teftiş edip bol bol şekil çektirip ince göndermelerde bulunduktan sonra şehr-i Maraş’ı ziyarete geldi. Beraberinde çiçeği burnunda Prof. Beyhan Kanter ve kocalmış Prof. Mehmet Narlı ve dahi Ramazan Avcı ve İnci Okumuş ile Bahaettin Karakoç hakkında bir muhabbet gerçekleştirdikten sonra muhabbetin devamını akşam Duran Boz’un Kıraathanesinde sürdürdüler. Her iki sohbette de bulunmamıza vesile oldu vesselam.
Şahin Taş: Yıllardan beri Adana’da yaşadığını biliyoruz. Dergilerde sık sık görülmediğini ya da bizim görmediğimiz dergilerde yazıp yazmadığını da bilmiyoruz. Geçen yıl Bahaettin Karakoç’un cenaze merasiminde Kahramanmaraş’a geldi ondan sonra irtibat kuramadık. Hafta sonları Adana’da Şadırvan’a mı takılıyor, kendi kendine mi takılıyor ya da Adana’da kimlerle oturuyor kimlerle şiiri konuşuyor haberimiz yok, haberi olan arkadaşlardan hayırlı haberler bekliyoruz.
Hüseyin Sönmezler: Kahramanmaraş’ın suyunu Gaziantep’e getirmek için ha bre külüng sallayıp duruyordu. Zannedersem kısa zamanda Gaziantep, Kahramanmaraş’ın suyu ile gani garrah olacak. Gaski Kitap Kulubü diye de bir kulüp kurmuş. Burası okey, elli bir, tavla ve başka oyun aletleri de bulunmayan bir kulüp. İçinde bulunduğumuz yıl içinde Yasin Mortaş ile Tayyib Atmaca’yı kulübe davet etti. Ne konuştular nasıl konuştular orasını bilmiyoruz ama bu yakınlarda Hüseyin Sönmezler’in ikinci şiir kitabı ışık yüzü görecek gibimize geliyor.
Özcan Ünlü: Bıldır bu zaman Şanlıurfada Harran Üniversitesi’nin bir etkinliğine katıldıktan sonra bir daha ortalıkta görünmedi. Türk Edebiyatı Vakfı’nda çalıştığını duymuştuk. İstanbul Belediyesi’nde de çalışıyor mu ya da bir milletvekiline danışmanlık mı yapıyor orasını bilmiyoruz. Arandığı zaman ulaşılmayan ya da ulaşıldığında telefona bakamayan işiçoklar arasında yer ayırtan bir kardeşimiz olduğunu biliyoruz.
Mürsel Sönmez: Kaptan koltuğunu Resul Tamgüç’e verince biraz kendine geldi. Ara sıra Birnokta’da görünse de vaktinin çoğunu dükkanda dostları, kitapları ve müşterileri ile geçirdiğini zannediyoruz. Ara sıra sesini asumana saldığında biz de duyabiliyoruz. Kendi kendine mi yazıyor, yazdığı dergileri bizden mi gizliyor, biz bize biz diyoruz kendisi bize ne diyor orasını da bilmiyoruz. Bildiğimizin de özeti şöyle: Tanıdığımız günden bu güne darasından safisinden eksilmeden nasıl tanıdıysak öyle durduğunu bildiğimiz bir dostumuz. Gönlü “Çukurova gibi münbit” maşallah.
Mehmet Solak: Elinde bir el telefonu yahşı şekiller çekerek paylaşıyor, yakın zamanda iyi bir fotoğraf makinesi alıp Yasin Mortaş ve Tayyib Atmaca gibi dağlara çıkmayı planlıyor olmalı. Bu arada Çıra Edebiyat Yayınları arasında bir de deneme kitabı çıktığını sosyal medyadan öğrendik ama henüz kitaba dokunamadık. Özlenilen göresi gelinen dostlar arasında önemli bir yere sahip olan bir arkadaş olduğunu ben biliyorum, bilmeyenlere de selam olsun.
Adem Konan: Uzun bir dergicilik serüveninden sonra bir anda doğduğu topraklara yani Elbistan’a taşındı. Burada sürekli kalacağını zannederken gerisin geriye Ankara’ya döndü. Evkaftaki memuriyetten emekli oldu. Bir iki tane şiir kitabı var ama elimizde bir şiir kitabı dahi yok. Sadece Kurgan dergisinde şiirleri yayımlanıyor, geçtiğimiz günlerde Hece Taşları Dergisi’nde Tayyib Atmaca konuşturmuş. İrticalen konuştuğunu bilen dostları bilir. Konuştuklarını kayıt altına almak güzel olmuş. Teşekkürler Atmaca.
Şahan Çoker: Balıkesir, İzmir, Isparta ve bu arada bilmediğimiz başka illerde il ya da ilçe milli eğitim müdürlükleri yaptığını biliyoruz. İzmir’de yaşarken Hünün Entarisi isimli bir de şiir kitabı ve yanında da eşantiyon olarak bir CD’si çıkmıştı. Bu aylarda hangi şehirde hangi görevde olduğunu bilmediğimiz gibi şiir yazıyor mu, yazdığı şiirleri bir televizyonda ya da arkadaşlarına o da olmazsa kendi kendine okuyor mu, okuyorsa yazıyor mu, yazıyorsa hangi dergilerde yayınlatıyor haberi olan dostları taze haberlerden bizi de haberdar ederlerse yahşı olur.
Mehmet Gözükara: Elbistan’da termik santralden “artık bu şehrin kül solumasına daha fazla tahammül edemem” deyip emekliye ayrıldı. Emeklilik döneminde güzel şiirler yazmaya başlamıştı. Darp mı oldu, harp mi oldu bilmiyoruz, dostlarından öğrendiğimize göre emekli olduğu kurumdan yalvar yakar edip “emeklililik paranın iki mislini verelim tekrar işine dön” deyip aklı çelindikten sonra ne yazdığını bilen var ne de insan içine çıktığını gören var. Kendine mi çekildi, şiirden mi çekildi bilmiyoruz.


Yorumlar - Yorum Yaz