APARTMANZEDE
Karşılardan yana yana bakardık.
Yıllar yılı hayal kurduk, komşular.
Biz de asansörle iner, çıkardık,
Varsın yüksek olsun, derdik komşular.
Zaman geldi, nasip oldu bize de.
Duydunuz mu böyle apartmanzede?
Anlatayım, ibret olsun size de.
Hasılı kilimi serdik, komşular.
Taşınırken melul melul baktılar.
Ne hoş geldin deyip ne el sıktılar.
Surat asıp kaşlarını yıktılar.
O gün sinirleri gerdik, komşular.
Selam verdim, bozuk attı birisi.
Dudağını büktü geçti karısı.
Bir kavga başladı gece yarısı.
“Olur!” deyip hayra yorduk, komşular.
Asansörde zehirlendim parfümden.
Bir daha da binemedim korkumdan.
Kimin hesabını sorarsın kimden?
Suçu kendimize vurduk, komşular.
İçeride hasret kaldık güneşe.
Sarardı benzimiz, kalmadı neşe.
Musibetler sıralandı peş peşe.
Başımıza çorap ördük, komşular.
Sözüm ona, kimi entel takımı.
Olmasa uçacak yerin çekimi!
Sanki yerde gezen gökler hakimi.
Uzaylıyı burda gördük, komşular!
Üst katın kırk beşlik sosyetik kızı,
Tepemize döktü süpürge tozu.
Üstüne işittik olanca sözü.
Ağzımıza kilit vurduk, komşular.
Meyhaneye döndü on üç numara.
Dış kapıdan çıkan düştü çamura.
Tüm hücreler uğradılar dumura,
Deli tavuk gibi durduk, komşular.
Bitişikte gitar kursu açıldı.
Mahallenin pop starı seçildi.
Kapısından salâvatla geçildi.
Tüm aile derde kardık komşular.
Yiyince üç öğün haşlanmış eti,
Gece-gündüz ürdü komşunun iti.
Mülayim Bey geçirince cinneti,
Topyekün, kirişi kırdık komşular!
Gümüş işlemeli itin halkası!
Saltanat sürüyor gözü çıkası!
Köpekle dolunca doğu yakası,
Güç bela içeri girdik, komşular.
Üçüncü kat oldu, düğün salonu!
Astılar her yere renkli balonu.
Sallandı binanın bütün kolonu.
Buna bile göğüs gerdik, komşular.
Yönetici seçtik Mehmet Efe’yi.
Aslan gibi göğüsledi cefayı.
Bir gün olsun süremeden sefayı
Yedeği cepheye sürdük, komşular.
Fakir, fukaraya kapı kapalı.
Kapıcı nöbette, eli sopalı!
Yüz beşlik Cevriye spor yapalı,
Olan kap kacağı kırdık, komşular.
Bodrum katta biri ölmüş, dediler.
Her şeyi eskimiş, solmuş dediler.
Garip idi, iyi olmuş dediler.
Beş kişi toprağa verdik, komşular.
Bir garibin gözyaşını silen yok.
Kazara kapıya gelip çalan yok.
Oturup da ekmeğimi bölen yok!
Bir gece eşyayı sardık, komşular.
Çok düşündü, bilemedi suçunu,
Fikret böyle döktü kalan saçını!
Yazdı bu şiiri, döktü içini.
Merhem niyetiyle sürdük, komşular.
Yorumlar -
Yorum Yaz