Yaşar Bayar: Biz kendisinin iyi bir şair olduğuna şahadet ederiz. Bunu hem yüzüne hem ardısıra söylememize rağmen mutmain olmamış olmali ki devamlı şiir yarışmalarına katılıp rüştünü ispat etmek istiyor! Ağabey etme, tutma gözünü seveyim, bir kitabın çıktı başka kitabın yok. Evdeki kitaplığın yengeye yük olduğu yetmiyormuş gibi bir başka odayı da plaket odası yaparak evde adım atacak yer bırakmadığını söylüyorlar. Sizden uzun süre haber alamayan dostlarınıza Ağrı’da üniversitede kitaplarla ilgili bir bölümde evkaftaki memuriyetinizi sürdürdüğünüzü de söylemiş olayım.
Hüseyin Kaya: Uzun süredir kendine açık başkalarına kapılı bir vaziyette Sivas’ta yaşadığı tahmin ediliyor. Ortalıkta pek görünmediği zaman sayfalarında Ülkü Tamer ile ilgili yüksek lisans tezini vermişliği, Çeto dergisinde de denemeler yazmışlığı vardır. Görüşebilen dostları varsa sağlık sıhhat ve afiyyette olduğuna dair kamuoyunu rahatlatacak haberler yaymasını bekliyoruz.
H. Hüseyin Cesur: Karakışlardan kaçarak uzun süre Gemlik’te bir lisede müdürlük yaptıktan sonra terfi ederek uluslararası bir müdür olmak için Moldovya’ya gittiğini öğrendik. Yaz tatillerinde Türkiye’de olduğu söyleniyor ama Sivas’a madımak toplamaya mı gidiyor, Gemlik’te balkona kurulup bir demlik çay mı içiyor yoksa bir demlik dostlarından uzak yaşamak mı istiyor onu da bilen yok.
Mustafa Sade: Şair olduğunu kendi çevresinden gizleyerek sade bir hayat yaşamaya çılışıyor. Şanlıurfa’yı turistik amaçla gezmeye gelenleri ağırlıyor. Ara sıra şiir yarışmalarında şiir yarıştırıyor ama derdi şairliğini ispat etmek değil, dostların teşvikiyle katılıyor olmalı. İyi şiirler yazıyor, Yasin Mortaş ve Tayyib Atmaca, Şanlıurfa’ya iş icabı gittiklerinde bunu bizzat Sade’nin yüzüne söylediklerini söylediler.
Ali Sali: Bıldır, eylül ayında Ardahan’a gittiğini, oradan da Türkgözü sınır kapısından Ahıska’ya geçtiğini ve yanında da Mevlana İdris Zengin’in bulunduğunu duymuştuk. Hece (Taşları değil) yayınları arasında Saba Defteri şiir kitabının yayınlandığından da haberimiz oldu. Bir ara Şakir Kurtulmuş ile İstanbul’da Türk Edebiyatı Vakfında Sabah Sohbeti yaptığını da sosyal medya aracılığıyla öğrenmiş olduk.
Adem Turan: Bir gazetede “Ünlü Yazar Adem Turan Van’a Geliyor..” haberini okuyunca önce Özcan Ünlü mü daha ünlü, Adem Turan mı diye içimden geçmedi değil. Hangi kitapları var diye baktığımda oyumu Adem Turan’a kulandım. Maşallah bir kitabını okumadan başka kitapları basılıyor. İstanbul gönlünü bereketlendirmiş olmalı. En son çıkan kitabı ise Nisan Çobanı. Gönlü her daim bereketli olsun.
Nurettin Durman: Beylerbeyi’nin en yakışıklı delikanlısı olduğunu kendisi bilmese de başkaları biliyor. Toprak bulabildiği zaman gönlü ile toprağa oturduğunu söylüyorlar. Ara sıra yağmur olmadığı zaman Üsküdar’da bir iki kitap kafede kafa dengi adam bulursa sohbet ediyor, boş zamanlarında denizi seyrederek gönlünde şiir martılarını yemlediği söyleniyor. Genç yaşına rağmen onlarca kitap yazmayı da ihmal etmiyor. Aslında ünlü bir şair ama ününü eleyip eleğini asmayan delikanlı bir şair vesselam.
Gökhan Akçiçek: Bazıları onun için çocuk şiirleri yazıyor dese de Gökhan içimizdeki çocuklara el sallayan, onlarla körebe oynayan bir şair. Çocuk duyarlılığını yakalayan ve içinizdeki çocuğa nasihat etmeden uslandıran bir şair. İlköğretim okullarında öğrencilerle buluşuyor çok zaman. Akçiçek’i asıl üniversite öğrencileriyle buluşturmak gerek. Bunu da basiretli akademisyenlerin düşünmesi gerek.
Çağrı Gürel: Bir zamanlar “otuz yaş altı en iyi şiir yazan benim” diyordu. Otuzun üstüne ne kadar koydu bilmiyorum ama pek şiir yazdığını gören yok. En son Osmaniye’de Üç Korner Bir Penaltı atmak üzerine çocuklara nasihat eşliğinde kitap imzaladığı söyleniyor. Uzun zamandır Ankara’da yaşıyor. Evkaftaki memuriyeti sürüyor ama terfi alıp almadığını bilmiyoruz. Ara sıra Kızılay’a inip şalgamla simit aradığını bulamayınca da umutsuz bir şekilde Ankaray’a binip evine döndüğünü duyuyoruz.
Cevat Akkanat: Uzun süre Bursa’da yaşadıktan sonra Ankaraya taşındı. Marmaray’a taşınacağını zannedenler avuçlarını yalamış olmalı. Çeşitli dergilerde yazmayı sürdürürken bu arada “Askıda Şiir” kampanyası başlatıp bir yerlere şiir astığını söyleyenler var. Her üç kişiden dördünün şair olduğu bir dönemde askıdaki şiire tamah edenler var mı bilmiyorum. Bilenler varsa bilgilerini paylaşsın lütfen.
Orhan Tepebaş: Uzun süredir “Giresun’da kayıklar Kızlar fındık ayıklar” türküsü eşliğinde Giresun kalesinden denizi seyrederek ilham kuşlarının kuyrukları denize değdi mi değmedi mi vesveseleriyle günleri eskittiğini söyleyenler var. Bunun yanı sıra Şiar dergisinde şairler üzerine yazılar da yazıyor, hem de mevzuya bahis derginin şiir editörlüğünü yaptığını öğrendik. Fi tarihinde Kadim Kapı isimli bir şiir kitabı yayımlanmıştı. Başka şiir kitabı var mı doğrusu onu da bilmiyoruz.