İzzet Abi’yle kırk yıllık arkadaşlardı.
Bir akşam evine davet etmişti.
“İzzet sofu adamdır, onda bulunmaz.” diyerek yanında bir büyük rakı götürmüştü
Selami.
Sofraya buyur edince rakıyı poşetten çıkardı.
İzzet Abi:
-“O ne?” dedi.
-“Rakıı…”
-“İçemezsin,” dedi, “benim evim meyhane değil. Git kendi evinde iç!”
Selami çaresiz, “Eyvallah,” dedi, şişeyi poşete koydu.
***
Aradan aylar geçti. Bu kez o, İzzet Abi’yi evine davet etti.
Yemeği yediler. Çaya geçtiler. İkindi ezanı okundu. İzzet Abi,
-“Kıble ne taraftı?” diye sordu.
Selami:
-“Burası cami değil, kılamazsın,” dedi; pencereden minareleri göstererek, “İşte cami, kılmak istiyorsan oraya git.”