Yıllarca Karadeniz’de fındık meselesi öyle büyütüldüğü gibi geçim için değil, hayattan zevk almak (!)
içindir.
Mesela biz sonbaharda fındık ağaçlarını keserken doğanın tadını çıkarırız. Kestiklerimizi toplarken fiziksel gücümüzü deneriz. Ocakların etrafını bel ya da kazma ile kazarken, toprağın kokusunu içimize çeker, huzur buluruz. Gübrelerken görüş mesafemizin ayarını gözden geçirmiş oluruz.
Sonra bahar gelir otunu dikenini keserken performansımızı ölçer, yaşımıza göre enerjimizin yoğunluğunu anlamış oluruz.
Fındığı toplamak ise hayli zevkli olur. Dalını eğerken gözümüze girip girmediğinden refleksimizi anlarız ki, bu durum trafikte işimizi kolaylaştırır kazaya sebep olmayız. Yağmur yağdığında duş ihtiyacımızı
giderirken sağlık kontrolünü de yapmış oluruz.
Yöremizin coğrafi şartlarında kayarak yuvarlanmaları, kayak sporunun antrenmanı olarak algılar, kendimizi Palandöken ya da Uludağ gibi kayak tatiline gideceğimiz yerlere hazırlamaktan haz duyar, zevkten dört köşeye döneriz.
Çuval taşırken kaldıraç mekanizmamızı geliştirmiş olup zor işlere karşı direncimizi artırmış oluruz.
Derken fındığı harmana serer güneşi bekleriz. Yağmur geldiğinde ıslanmasın diye üzerini örtmeye çalışırken doğaya karşı rekabet şansımızın ne kadar olduğunu anlamış oluruz.
Sonra bir gürültü sarar mahalleyi, patoz denilen canavar makinenin homurtuları türkülerimize eşlik eder. Bir taraftan fındığın koçanı savrulurken, öteki taraftan taneleri dans ederek oynamaya başladığında çuvallama zamanı da yakınlaşmaya başlar.
Fındığı kurutması ise bir hayli zevkli olur. Güneş ile yağmur arasında zihinsel yorgunluğumuzu ölçmenin tadına doyamayız. Bazen harmanda, bazen de sonradan fındığın çürüğünü, deliğini seçmek için görme yeteneğimizi gözden geçirmiş oluruz.
Fındığı seçerken çay sohbetlerimize de doyum olmaz. Daha da önemlisi ise yemeklik fındığımızın kilosunu 85.00 TL’ye pazardan almayız. Kendi ucuz mahsulümüzden bir kenara koyup misafirlerimize ikram ederken canımız yanmaz yani!
Sonra bir arkadaşın telefon eder: “Çuvalladın mı?” diye sorar, fındığın bu yıl fazla para etmediğinden dert yanar. Söylenecek bir şey kalmamıştır artık!
“Bu senede çuvalladık” der, telefonu kapatırsın!