Tak etti canıma yıllardan beri.
Nedir bu çektiğim dişimden, doktor?
Taşsa dökülse de dünyanın varı,
Kesti ekmeğimden, aşımdan doktor.
Kimileri erken yaşta söküldü.
Kiminin dibine incir dikildi!
Kimisine çifte kurşun döküldü!
Sıksam parçalanır hışımdan, doktor.
Hasretim elmaya, havuca, turpa.
Söyleyin reva mı, üç öğün çorba?
Sofrada adeta girerim harbe!
Sonra utanırım yaşımdan, doktor.
Faraza leblebi alsam ezmeye,
Öylece mideye gider yüzmeye.
Hasret kaldım salınarak gezmeye.
Bakma güldüğüme dışımdan, doktor.
Eskiden sofraya ne konsa yerdim.
Şimdi keyif değil, “yaşamak” derdim.
Kebapçıdan geçer isem namerdim.
Sildim hayalimden, düşümden doktor.
Dişlerim sırayla ederken veda,
Komşularım çıkar gelir feryada.
Dünyam zindan olur, düşerim od’a.
Dumanlar yükselir başımdan, doktor.
Bazıları kurban gitti kazara.
Bazıları dayanmadı hızara!
Maazallah bu dert böyle mezara
Korkarım gelecek peşimden, doktor!
Ne kadar kaçsa da düştü eline.
Bak da acı şu Fikret’in haline.
Dişler güzel olsun, düşme diline.
Sonra çok çekersin taş’ından, doktor!...