POLİS: Söyle irticaya nasıl bulaştın?
ZANLI: İrtica ne demek memur bey?
POLİS: Şeriat devleti mi kuracaksınız?
ZANLI: Memur Bey güldürme beni! Ben saati kurmaktan acizim.
POLİS: Yalnız olmadığınızı biliyoruz, gel itiraf et suçun hafiflesin!
ZANLI: Ne suçu, ne devleti, ne şeriatı memur bey?
POLİS: Elimizde deliller var, biz senin itiraf etmeni istiyoruz. Bizi daha fazla zorlama!
ZANLI: Hiçbir şey anlamıyorum, daha açık konuşun. Neyi itiraf edeyim?
POLİS: Sizin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkıp yerine şeriat devleti kuracağınızı, bunun için de gizli örgüt kurduğunuzu Batı Çalışma Grubu tespit etmiş. Seni uzun zamandan beri takip ediyorlarmış. Bütün belgeleri de savcılığa teslim etmişler. Seni bu yüzden sorguya alıyoruz.
ZANLI: İrtica demek dindar olmak mı?
POLİS: Ta kendisi, dindarlıkla başlar devleti yıkmaya kadar gider.
ZANLI: Ne dindarlığından bahsediyorsunuz! Ben, bırak dindarlığı kaç vakit namazdı o?
POLİS: Beş vakit namaz.
ZANLI: Hah! Beş vakit namazımı kılmadığım gibi, cumalara hatta bayram namazlarıma dahi gitmem.
POLİS: Görüyor musun, bir çırpıda kaç namaz saydın, konuştukça batıyorsun!
ZANLI: Ya hu bunları bilmeyen mi var!
POLİS: Biz niye bilmiyoruz? Ama sen hepsini sayıyorsun. Söyle başka ne namazlar var?
ZANLI: Benim bildiğim bir de cenaze namazı var.
POLİS: Bülbül gibi ötüyorsun. Cenazelere bile namaz kılındığını biliyorsun, bir de irticacı değilim diyorsun.
ZANLI: Buyurun cenaze namazına!
POLİS: Bu ne cüret! Bizi de namaza davet ederek örgüte mi katacaksın?
ZANLI: Ben onu bir atasözü olarak söyledim, şaşkınlığımın ifadesi…
POLİS: İrticacıların her sözünde, namaz, Allah, kitap oluyor. Dini istismar ediyorsunuz.
ZANLI: Ne istismarı kardeşim? İstismar, dini sevene yapılır. Siz sevmiyorsunuz ki istismar olsun!
POLİS: Memleketin ne kadar irticacısı varsa senin lokantaya geliyor. Örgüte girmeden önce sakalın bile yoktu. Şimdi çember sakallı oldun, bu da mı yalan?
ZANLI: Bütün deliliniz dindar insanların lokantama gelmesi, benim de sakal bırakmam mı?
POLİS: Başka delillerimiz de var.
ZANLI: Lokantamın karşısına bir parti taşındı. Hacılar, hocalar partiye geldikleri zaman benim lokantadan yiyip içiyorlar, toplu yemek siparişi veriyorlar. Çevrede başka lokanta da olmadığı için bizimle çalışıyorlar. İş telaşından tıraş olmaya fırsat bulamamıştım, beni sakallı gördükçe müşterilerin iltifatları daha da arttı.
POLİS: Elinden üç devirli tespih düşmüyor, buna ne diyeceksin?
ZANLI: Evet bir de tespih hediye ettiler. Yoksa ben arkadaki camiye cumaya bile gitmiyorum. Param pulum olmasına rağmen hacca bile gitmedim. Zekât verdiğimi, hatta fitremi bile verdiğimi kimse iddia edemez.
POLİS: Sen neler de biliyorsun? Dinin bütün kurallarını biliyorsun, bunlar bile seni ipe götürmeye yeter. Şu hac meselesini bize bir izah et bakalım.
ZANLI: Nesini izah edeyim? Gücü yeten, imkânı olana hac farz olduğu halde, ben hacca bile gitmedim.
POLİS: Vatandaş öyle demiyor ama.
ZANLI: Ne diyorlarmış?
POLİS: Burada cumaya gitmiyor ama cuma namazlarını Kâbe’de kılıp geliyor diyorlar.
ZANLI: Cuma saati ben başımı kaşıyamıyorum müşteriden. Şehrin cumaya gitmeyenleri bilhassa benim lokantama gelirler, onlara hizmet ederim. Ben de cuma saatinde kasanın başında görünmeyeyim diye içeri geçerim.
POLİS: İrticacı partinin üyeleri senin için cumaya gitmediğine bakmayın, herkes camiye giderken, o cumayı Kâbe’de kılar diyorlar, yum gözünü aç gözünü yapar diyorlar.
ZANLI: Vallahi günahımı alıyorlar. Kâbe Camisi nerede o camiyi kim yaptırdı onu bile bilmem.
POLİS: Saf ayağına yatma, her şey ortada.
ZANLI: Ortada bir şey varsa o da bana atılan iftira. Ben her gün içerim, kumar, faiz, çapkınlık, her şey var bende. Eşim deseniz, mahallenin sosyetesi, kızım erkek gibi, oğlum kız gibi. Bizim neremiz irticacı?
POLİS: Sen takiye yapıyorsun. Madem itiraf etmiyorsun, sana delilleri gösterelim ona ne diyeceksin bakalım! Oynatın videoyu.
ZANLI: Ne var bunda? Teyzeoğlunun düğününden görüntüler almışsınız. Şu mini etekli, göbek atan eşim, dekolte kıyafetli kızım, şu uzun saçlı küpeli delikanlı oğlum.
POLİS: Sabret, şimdi bütün foyan meydana çıkacak. Kaçamayacaksın, inkâr edemeyeceksin. İtiraz götürmez bir delil sunacağız sana.
ZANLI: Allah Allah, Allah Allah!
POLİS: Burada slogan atamazsın!
ZANLI: Yahu ben şaşkınlıktan Allah Allah diyorum, ne var bunda? Gördüğünüz gibi oyuna kalkmıştım orkestradan istek istedim.
POLİS: Evet, en kesin delil de bu zaten.
ZANLI: Orkestradan türkü istemek irtica delili mi?
POLİS: Ankara Misket havası istemiyorsun. Ankara deyince Atatürk’ü çağrıştırdığı için, Ankara Seymen havası da istemezsin. Hiç değilse Çiftetelli iste. Bütün bu oyun havaları dururken sen irtica simgesi başörtüsünü gündeme getirdin!
ZANLI: Oh be! Ben de bir şey var zannettim. Oynamak için “Eşarbını Yan Bağlama“ türküsünü istedim. Ne var bunda?
POLİS: İşte bu bir itiraftır. Eşarp, başörtüsü değil mi, başörtüsü bir partinin simgesi değil mi? Tutuklusun!