İlk baskısı ocak 1984’te yapılan ‘Paldır Güldür’ üst başlıklı ‘Mizah Söyleşileri’ kitabının müellifi Aydın Boysan’dır. Kitabın elimizde bulunan 3. baskısı 231 sayfa olup 14 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler şunlardır: 1-Mizah, Düşünenlerin Aynası 2-Gülme-Ağlama İlişkisi 3-Komedya-Tragedya 4-Mizahın Konuları 5-Mizah Oyun Değildir 6-Aklın Sanatı 7-Mizah Eğlence Değildir 8-Zaman 9-Sanat 10-Fıkra Anlatmak 11-Neşeye Şarkı 12-Yola Çıkarken 13-Şundan-Bundan 14-Onsekiz Yaşından Büyükler İçin. Bu başlıklar altında okuyucuya mizah gerçeği ve güldürü tekniği hakkında teorik bir malumat verilmektedir. Mizahı düşüncenin ürünü olarak kabul eden Aydın Boysan mizahçının dünyası için ‘düşünenlerin dünyası’ der ve şöyle devam eder: “Mizah yalnız sanatın değil, hayatın ve dünyanın da içindedir. Mizah, gülme ile sonuçlanabilir. Ama gülme, mizahın şartı değildir. Durup dururken gülme ise, mizahla değil, tıp ile ilişkilidir.”
Aydın Boysan kitabın hemen hemen her sayfasında mizahı ‘gerçek’ ve ‘hayat’ ile aynı noktada değerlendirir, hatta bu kavramları iç içe olarak görür. Ona göre: “Mizahı ciddiye alan, hayatı ciddiye alıyor demektir.”
Mizahın güldürmesi kadar ağlatması da bilinen bir gerçektir. Aydın Boysan bu konuda şöyle der: “Mizah deyince akla hemen gülme gelir. Oysa mizahın gülme doğurması ne kadar doğalsa, ağlama doğurması da o kadar doğaldır. Gülme ile ağlama, yani komedya ile tragedya, akla kara kadar birbirinin içindedir. Her ikisi yan yana olmadıkça, diğerinin anlaşılması bile zorlaşır. Mizah sınır tanımaz. Ölüm dâhil, her şeyin mizahı olur. Zaten kişi, gülerek ölmesini beceremiyorsa, o zaman sahiden ağlamalıdır.” (Boysan, 1984: 23).
İnsanların trajik, trajikomik gelgitleri hakkında Boysan şöyle der: “İnsanlar, kendi yürekleri ile kendi kafalarının bitmez tükenmez mücadelesi içinde yaşarlar. Yürekleri tragedyadır, kafaları komedyadan yanadır. Kafaları ile gülmek, yürekleri ile ağlamak isterler. Sadece gülenlerle sadece ağlayanlar, tıp ilmine konu olmuşlardır.” (Boysan, 1984: 38).
Aydın Boysan’ın ismi geçen kitapta ‘Mizahın Konuları’ ismini verdiği başlıkta söylediğine göre mizahın konusunun sınırı yoktur. Hayatın tüm ‘şeyleri’ mizahın konusuna girebileceği için konu bakımından hudutsuz bir genişliğe sahiptir mizah. Yazar, mizahın ciddiyetinden bahsettiği ‘Mizah Oyun Değildir’ başlıklı bölümde mizahın, iç ve muhteva kısımlarını inceleyerek öznesini tespit edilmiştir.
“Aklın Sanatı” başlıklı altıncı bölümde Boysan, neşenin önemli kaynaklarını ‘komik’ ve ‘humoristik’ elemanlar olarak değerlendirir. Yazarın “Fıkra Anlatmak” başlıklı bölümde anlattığına göre bir fıkrayı hatırda tutabilmek için, belleme ve mizah yeteneklerinin dışında, o fıkrayı sevmek de gerekir. Ancak anlatmak için, o fıkrayı güzel bulmak, sevmek dışında, başkalarına mizah zevki verme coşkusu ve sevgisi de elbette gereklidir (Boysan, 1984: 145).
Öyle insanlar vardır ki, fıkrayı anlatmakla kalmaz, bizzat yaşarlar. Bu, Necip Fazıl’ın tabiriyle ‘yaşamayı fikir, fikri yaşamak’ kabul edenlerin mesleğidir. Yani insan yaşadığını fikredip fikrettiğini yaşadığı an, söz ve ses onun en büyük, en tesirli silahı olur. Boysan’a göre fıkranın ağızdan anlatılması esastır. Kitapları da basılsa, gazete ve dergilere de yazılsa, ağızdan anlatılan fıkranın zevki başkadır. Aynı kişi bile olsa, anlatan adam, yazan adamdan daha az utanır ve çekinir (Boysan, 1984: 145).
‘Neşeye Şarkı’ bölümünde yazar ‘mizah’ ve ‘rüya’ kavramları irtibatlandırılır: “Mizah ile rüya arasında da bir paralellik aranır. Ancak rüya, sosyal olmakla ilişkisi bulunmayan ruhsal bir üründür. Mizah ise, ruhsal olgular içinde en sosyal olanıdır. Mizah bir toplumun sosyal eleştirisidir. Sosyal tarihin dokümanı
bile olur. Çizdiği tablo gerçekçi değildir. Ancak o çağın sosyo-ekonomik tarihini bilenler, ondan doğru sonuçlar çıkarırlar.”
Mizah araştırmacılarına kaynak bir kitap olan Paldır Güldür –Mizah Söyleşileri- ile alakalı yer yer değini yazılarına devam edeceğiz.