Bir öküzü vardı Tivis Memmed'in
Büyük meralarda besler güderdi
Elinden bezmişdi Falo Ümmed'in
Ya oduna ya da çifte giderdi
On havâri vardı dam eşiğinde
Öküz dinlenirdi sap döşeğinde
Yatmadan, gecenin ay ışığında
Yüz dönüm tarlayı velhan ederdi
Bir günde bir çeten samanı yerdi
Üstüne bir evlek gasıl geverdi
Dağnamazı kalkar suya giderdi
Sonra dokuz köyde harman döverdi
Hoşamat ettikçe Tivis gubardı
Ayağının altı pişdi gabardı
Kırbaç yemiş gibi sırtı cıbardı
Yine de öküzü sever överdi
Öküz, öküz değil sanki buldozer
Görenler ardından methiye dizer
Bir anbar arpa yer borlarda gezer
Sadece yoncayı berkce severdi
Tivis, acenteden pulluk getirdi
Köteni köküne kadar batırdı
Öküz beş pullukla aldı yatırdı
“Bana mısın?” demez köyde liderdi
Azâbî, öküze yem ver arada
Ver ki madur olma gökte karada
Bizim Tivis Memmed ara sırada
“Anamı ağlattın öldürdün” derdi
Velhan: Temmuzda sürülmüş ekilmeye hazır arazi
Gasıl: Arpanın göcek (yeşil) hâli
Dağnamazı: Güneş doğmadan. Çok erken
Hoşamat: Övgü
Bor: Otluk, mera