Mizah tür bakımından ciddi olduğu kadar aynı zamanda tesiri pek fazla olan edebiyat türüdür. Mizahın ciddi oluşunun temel sebebi, gizemli bir dil ve üslup ölçüsünün üzerine inşâ edilmesiyle doğru orantılı bir ilişkisi vardır. İnsanoğlu ‘hüzünlü’ olduğu kadar ‘sevinçli’ özellikleri içinde barındırır, ‘düşünebilmesi’ gibi ‘gülmesiyle de’ diğer canlı türlerinden ayrılır… Gülme hali insanı ruhen ve aklen rahatlatan bir hususiyettir.
İnsanın bir vakıa karşısındaki ‘hoşça tavrı’ o vakıaya doğrudan teslim olmakla neticeleneceği gibi, güldüğü şeyi doğru, hoşuna giden eseri de şeksiz kabul etme gibi koşulsuz teslimiyeti de mizah mümkün hale getirir. Bu yönüyle mizah ‘kitlelere en tesir’ edici edebiyat türüdür. Tarih boyunca mizahtan ‘iktidar’ ve ‘güç’ odakları hep korkmuş, ‘güldürü mimarları’ iktidarların haşin gücünden olumsuz planda nasibini almışlardır.
İsmail Yardımcı’nın “Mizah Kavramı ve Sanattaki Yeri” başlıklı makalesi ‘mizah araştırmacıları’ tarafından ciddiyetle okunması gereken bir çalışma. İsmail Yardımcı çalışmanın girişinde mizahı ‘Komik, eğlendiren, hareket veya ifade, kişinin hoşça vakit geçirmesine katkıda bulunan her şey’ olarak tanımlamakla beraber sözlerine şöyle devam ediyor: “Gülmeyi oluşturan nesne, yapılan mizah tanımlamalarındandır. Mizah duygusu, hayatın komik ve anlamsız taraflarına ilişkin değerlendirme yetisidir. İyi geliştirilmiş bir mizah değerlendirmesi için yaratıcı ustalığa sahip olunması gereklidir. Gelişen teknoloji ve yaşam şartları, farklı mizah çeşitlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.”
Adı geçen çalışmanın son bölümünde İsmail Yardımcı mizahın en temel davranışlarının ‘Muhalif olma, var olan duruma karşıt fikirler yaratarak sürekli devinim sağlama, zıtlıkların bir araya gelip birlik oluşturabilmesi’ gibi protest tutumlar olduğunu söyler.
Mizah gereklidir. Yapılamayan tenkitleri narin şekilde yapabildiği için, yanlışa ve zulme karşı insanları ‘kırmadan ve dökmeden’ uyardığı için gereklidir. Düşüncenin olduğu yerde kavga olmaz/olmalıdır. Kavga olmadan yapılan hoşça tenkit, hem güldüren, hem düşündüren, düşündürmekle de kalmayıp bir
takım yanlışları eleştiren mizahtan başka tür değildir. Bu noktada Batılı bir düşünürün ‘Mizah, ağırbaşlılığımızı kanıtlamak, başa gelenlere karşı dayanaklılığımızı göstermektir.’ sözü ne kadar da doğrudur.
Mizah, düşünenlerin dünyasıdır. İğneli, vurucu, bir o kadar da düşünceye sevk edici…
Walpole ‘dünya, düşünenler için bir komedya, hissedenler için bir tragedyadır’ diyor. Ne doğru söz! Düşünmek ve hissetmek… His düşüncenin ürünü müdür, düşünce hissin ürünü mü? Mizah his midir? Yoksa düşünce mi? hem hissin, hem de düşüncenin ürünüdür mizah. Zaten bunların her biri, o kadar iç içedir ki hiçbiri ötekini yalnız bırakmaz. Mizah ciddi bir şeydir, sözümüzü yıllar evvel aynı bâbta söz söyleyen Aziz Nesin’e nispet edelim: “Mizah, çok ciddi bir sanattır.” diyordu Aziz Nesin. Moliêre ise; ‘Komedyanın görevi, insanları neşe yolu ile düzeltmektir.’ diyordu. Bu tanımdan hareketle mizahın aynı
zamanda ‘düzeltme’ misyonunun da olduğunu görmekteyiz. Eflatun ise Atina yasalarının hangi kitaptan öğrenilebileceği sorulduğunda, ‘Aristophanes’in komedyalarından’ cevabını verecekti. Mizah konu bakımından şakaya, alaya, hicive, taşlamaya, şaklabanlığa, soytarılığa ve maskaralığa salık verebilir. Lakin Aydın Boysan’a göre; “her soytarılık mizah değildir.’ Bu tespitle beraber sözlerine şöyle devam eder Boysan: “Mizahsız şaka ise sadece küfürdür. Küfür mizahı içinde, ziyafetteki acı hardalın rolünü oynar. Ama mizahsız küfür de, yalnız acı hardal yemeye davet etmek kadar ham ervahlıktır. sözlerine ‘sanat, sanat olabildikçe, müstehcen olmaz.’ tespitiyle devam eden Aydın Boysan mizahla alakalı şaheser niteliğinde kitabının ismine ‘Paldır Küldür’ üst başlığıyla Mizah Söyleşileri ismini verir. Mizah araştırıcılarının bu kitabı özellikle incelemesi gerekmektedir.
Şiirsel mizah, güldürü ve komedya deyişlerinin en etkili olan söyleyiş tarzıdır. Ömer Hayyam’ın şu Rubaisine bakalım:
Ey kara cübbeli, senin gündüzün gece;
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar Yaradan’ın sanatı peşindeler:
Senin aklın fikrin, abdest bozan şeylerde.
Bu dörtlük şiirsel mizah bakımından ‘yerme / taşlama’ özelliğinden hem vurucu hem de güldürücü
bir özellik taşıması bakımından dikkat çekicidir.
Modern hayata inat gülelim, güldürelim…
Gülerken düşünelim… Düşünerek gerçeği arayalım…