SEN AŞIKSIN OĞLUM

Âşık bir kimse, cins bir atın üstündeki biniciye benzer ki ata hâkim olabilirse ne âlâ; yoksa at, binicisini bi-linmedik yerlere savurur.
Yine Gazi Ortaokulunda görev yaparken şimdiki yedinci sınıfın dengi olan ikinci sınıfların birinde ödev kontrolü yapıyordum. Arka sırada oturan Fatih ismindeki öğrencinin yanına geldim, defter kitap önünde ka-palı vaziyette duruyor. Belli ki ödevini yapmamış. Ödevlerini yapmayan öğrencilerin korkusu ve tedirginli-ğinden Fatih’te eser yok. Dünya bana vız gelir diyor âdeta. Bir müddet yüzüne baktıktan sonra:
“Fatih, ödevini yapmadın değil mi?”
Kendinden emin bir şekilde:
“Evet öğretmenim!”
“Oğlum, sen âşıksın.”
“Evet öğretmenim!”
Sınıfta bir hareketlilik, bir gülüşmeler başladı.
“Aslında, sen ödev yapmak için defteri kitabı açtın, kitapta ve defterde o kızın resminden başka bir şey göremedin, değil mi?”
Hiç tereddütsüz:
“Evet, öğretmenim!”
Öğrencilerden biri sordu:
“Nerden bildiniz âşık olduğunu hocam?”
Kendimden, deme cesaretini gösteremediğim için:
“Arkadaşlar, fakirlik ve aşk gizlenemez. Fatih teneffüste beni gör!” dedim.
Fâtih teneffüste heyecan ve merakla yanıma geldi. Başı önde mahcup bir haldeydi.
“Fatih, babanla konuşup o kızı sana isteteceğim.” dedim.
Fatih’in gözleri fal taşı gibi ayrıldı, sevincinden uçacak gibi oldu, o mahcup çocuk gitti yerine bambaşka biri geldi.
“Gerçek mi hocam?”
“Oğlum yalan söylediğimi gördün mü hiç?”
“Estağfurullah hocam.”
Fatih biraz düşündükten sonra:
“Hocam babam razı olur mu ki?”
“Baban razı olmazsa ben gidip isterim oğlum.”
“Bu iş nasıl olacak?”
“Hangi iş?”
“Kız isteme işi.”
“Bak oğlum, bu akşam bir çiçek yaptırırsın, bir kutu çikolata alırsın istemeye gideriz.”
“Hem de nişan mı olur hocam?”
“Hayır, nişan sonra olur. Nişan için kıza nişan elbisesi, nişan yüzüğü, tatlı derken epeyce bir nişan masrafı olacak, ne dersin?”
Fatih, hepsinin tek tek maliyetlerini sorduktan sonra, bitkin, ümidi kırılmış bir şekilde:
“Hocam, bu kız isteme işini son sınıftan sonraya bıraksak nasıl olur?”
“Oğlum bee! Heveslenmiştim, bütün hevesimi kırdın!”
“Valla ben de çok heveslenmiştim hocam, benim de hevesim kırıldı. Babamın o kadar parası yok şimdi.”
“Ne yapacağız ya?”
“Bilmiyorum hocam.”
“Bak şimdi, kız senden zengin mi?”
“Çok zengin.”
“Kız senden çalışkan mı?”
“Çok çalışkan.”
“Peki sen olsan, senden fakir, senden tembel birini ister misin?”
“İstemem hocam.”
“Sen baba olsan, hadi çok da zengin olsan; oğlun orta ikide olsa bir kıza tutulsa, baba beni evlendir, dese evlendirir misin?”
“Hocam, ortaokulda da evleneni duymadım ki hiç!”
“Ulan köftehor, sen niye evlenmeye kalkıyorsun öyleyse?”
“Seviim hocam noo’tum?”
“Bak oğlum, kızdan daha zengin olmak elinde değil; fakat bu kızdan daha çalışkan olmak elinde. Hadi göreyim seni!”
“Göreceksiniz hocam, çok çalışacağım o kızı alacağım.”

 


Yorumlar - Yorum Yaz