Belki gelirim demiştin kızıl bir akşamüstü
Akşam değil yatsı oldu, sabah geçti gelmedin
Örselendi duygularım, gönül koydu ve küstü
Gözlerim gözyaşı diye alev saçtı, gelmedin
Gök gizledi mehtâbını, salladı ve sarstı yer
Senden sonra meydanları bilsen doldurdu kimler
Peş peşe kovalar gibi dönüp durdu mevsimler
Kış sonları bahar geldi, güller açtı, gelmedin
Mahkemeler çözüverdi kadim davalarını
Erciyes bile eritti kaç asırlık karını
Kurup kaç kere bozdular çöpten yuvalarını
Göçmen kuşlar, kırlangıçlar kondu göçtü, gelmedin
Güneş eğik, ay soluktu, bulutlarsa kırmızı
Hani sesin duyulmuştu, yankısında bir sızı
Aynı rüzgâr taramıştı sanki saçlarımızı
Kısalmıştı mesafeler, bir kulaçtı, gelmedin
Yollarını gözleyenler yılı yıllara ekler
Haydi artık naz eyleme bu meydan seni bekler
Kanatlandı senin için yüreklerden dilekler
İpek mendiller içinde sana uçtu, gelmedin
Kendimize sözcüklerden evler, saraylar kurduk
En son, şiir durağında karar kıldık ve durduk
Süklüm püklüm varıp senle huzurunda oturduk
İmgeler ve bercesteler seni seçti, gelmedin
Hatırla bir, sen gidince boynu bükük kalmıştım
Hayli vakit oldu, şimdi yokluğuna alıştım
Sana son bir şans vermiştim, biletini almıştım
Ve son gemi demir aldı, tren kaçtı, gelmedin.