İmkânlar sınırlı, arzular sonsuz
Sabır bize, şükür beylere düştü
Çimen tedirgindir, filler korkusuz
Filler şehre, çimen köylere düştü
Fark eylersen varlığını dünyada
Denkleşir gerçekle, hayal, rüyada
Hırs ile kirlenen bu coğrafyada
Apak beyazlıklar karlara düştü
Yola yolcu düştü, meyvelere ben
Sen de fark edersin az önemsesen
Emektar arıyı soruyor isen
Bal ayıya, kovan yerlere düştü
Haktan gayrı olmaz seni duyanın
Oldu bitti çarkı bozuk dünyanın
Kayar ayakları ona uyanın
Tamiri gök ehli erlere düştü
Yıldızlar göktedir, denizler yerde
Tatlıyı, tuzludan ayırır perde
“Yerle gök arası direksiz” der de
İtimat, itikat pirlere düştü
Vardan başlayarak yok’a evrildi
Sular şaha kalktı, dağlar devrildi
Yere dönük eller göğe çevrildi
Merhamet, vicdanı körlere düştü
Gonca gül başında bülbüller döner
Avın kaldırmaya kartallar iner
Silahlar patlarken, ocaklar söner
Köz yüreğe, hasret yarlara düştü
Sözlü gelenekte görsem de fayda
Şiir ile sözü geçirdim kayda
Ahengi seyrettim yıldızda ayda
Nice babayiğit surlara düştü
Dillerden dökülen kayıda geçer
Gelenler giderken konanlar göçer
Her kim ne ekerse, onu da biçer
Bahçenin siyeci narlara düştü
Her şey kendi mecrasında akmakta
Sizler ona, o da size bakmakta
Gözükara’m hesap tamam çıkmakta
Bütünlük aynada sırlara düştü