Ben mahcubum Habil’e, Kabil bana sarıldı.
Sen benden de keskinsin, âdemoğlu bak bana.
Kayalara değdim de, kırk yerinden kırıldı;
İsmail’in boynunu, kestirtmedi hak bana.
Cellâdın nefesiydim, Azrail’in “hu” sesi.
Cümlenin can evini dediler ki yık bana.
Kelebek kanadıydım, yar yüzünün busesi,
İsmail’in boynunu, kestirtmedi hak bana.
Katillerin eline düştüğüm günden beri,
Dilim dilim ettiğim ekmek bile tok bana.
Ben oğluyla imtihan etmişim peygamberi;
İsmail’in boynunu, kestirtmedi hak bana
Kör bıçak, kanlı bıçak, başka nasıl anıldım.
Bir gün olsun denmedi “senin alnın” ak bana.
İbrahim’den evladı, aldım diye yanıldım.
İsmail’in boynunu, kestirtmedi hak bana
Bıçak sırtı denildi, can törpüsü yollara.
Zülfikar’a hürmet var, selam bile yok bana.
Can alan, can koparan bilinmişim kullara.
İsmail’in boynunu, kestirtmedi hak bana.
Acı söz gibi biçtim, insanın yüreğini.
Ölenle öldürenin, günahını yık bana.
Lime lime ederken, evlerin direğini;
İsmail’in boynunu, kestirmedi hak bana.
Hiddete düşenlerin tutunduğu ben oldum.
Akıttığım her kanın, intizarı yük bana.
İbrahim’in elinde, kayıp kendimi buldum.
İsmail’in boynunu, kestirmedi hak bana.
Kadı nefesi gibi, ayaz idim, kış idim.
Kemiğe dayanmanın, hazzı elbet çok bana.
Kanatları kırılmış, o gün sanki kuş idim.
İsmail’in boynunu, kestirmedi hak bana.