MÜLAYİM


Hayli oldu atı, eşeği sattık
Bundan böyle taksi binek, Mülayim.
Fırından ekmekler, marketten azık
Sobada pişmiyor çörek, Mülayim.

Nasıl anlatayım bilmem ki sana
Hasret kaldık artık tereyağına
Ağıllar boş kaldı, ne kuzu, dana
Ne koyun vardır ne inek, Mülayim.

Eskiden arazi sanki ormandı
Cümle ağaçlara illet dadandı
Kuruyan kesildi, sobada yandı
Şimdi ağaçlar çok seyrek, Mülayim.

Minderden kalkınca şehirli olduk
Odada halılar, avluda yolluk
Evimize girdi kanepe, koltuk
Ne seki kaldı ne terek, Mülayim.

Ne sobalar yandı ne tandır tüttü
Tarla, tapan, bostan onlar da bitti
Arılar kovanı çoktan terk etti
Boldur üvez, karasinek, Mülayim.

Her hanede ölüm sessizliği var
Ne düğün oluyor ne geçler oynar
Ne değirmen döner ne bulgur kaynar
Duvarda asılı elek, Mülayim.

Git geller kalmadı; kapı açılmaz
Çift çubuk terk oldu, tohum saçılmaz
Tarlalar hozandır, çayır biçilmez
Ot ve saman yok, boş merek, Mülayim.

Camide bir tek saf, önde bir hoca
Her hanede kalan bir karı-koca
Kemrenin yerini kömür alınca
Tarihe karıştı tezek, Mülayim.

Kimi hanelerde kör baykuş öttü
İşten yılan gençler şehire gitti
Kalanlar yaşlı, üretim bitti
Kurulmaz ki düğün dernek, Mülayim.

Bir nasipsizlik var belli derinde
Köy viran olacak günün birinde
Ne saman ne buğday harman yerinde
Kavun, karpuz hepten kelek, Mülayim.

Yadımdadır eski günlerim yine
Baktıkça bugüne dağlanır sine
Hasret kaldık köyde horoz sesine
Boş kaldı ahırda tünek Mülayim.

Gidişat düzelmez, boş hayal kurma
Camide cemaat bir bayram, cuma
Yaşayanlar bir bir eksilir amma
Yıllar var doğmadı bebek, Mülayim.

Namümkün gidişe bir anlam vermek
Bize düşen şimdi hatıra dermek
Yıllar sonrasını istemem görmek
Dayanmaz ki ona yürek Mülayim.

Kaybolan ne varsa geriye gelmez
Görürsün, yarına köy möy de kalmaz
Yazık köyümüze, bu böyle olmaz
Hal çaresi bulmak gerek, Mülayim.


Yorumlar - Yorum Yaz