“Muhittin abi demli bir çay ver be abim?”
“Hayırdır, sen hep oralet içen adamsın, incir ağacının altına mı işedin, sendeki bu radikal değişim hayır mı şer mi İsmayıl?”
“Ah be abi, çok dertliyim çok, ziftin peki gibi çay ver, beni çarpsın, bırak tavşan kanını, zaten çay ile ilgili bir teşbihte tavşan gibi nahif, nazenin bir sevimli hayvancağızın kanını kullanmak kimin fikriydi acaba?
Pekmez karası bir çay ver de ciğerime sirayet ederek beni kendimden alıp çok uzaklara aparsın.
Yani demem o ki Muhittin abi; “Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?”
Yani yine en nefti hayallerimin uçsuz bucaksız dört şeritli yollarında mataramda tuzlu su...
İşte bu yüzden Muhittin abi: “Kimin ülkesinden geçsem şakaklarımda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim”
“Al şu çayı da entel dantel kafa ütülemeyi bırak, dökül bakayım, ne oldu İsmayıl?
“Hani ben Süreya’yı isteyecektim ya, kızın annesi evlenmemiz için çeklist hazırlamış!
Tanzimat Fermanı kadar uzun ve bir o kadar acıklı, kederli... Kadın üşenmemiş kalem kalem yazmış. Kalem bunun için mi yaratıldı Muhittin abi?
Listeyi bir açtım, miyop gözlerim kör olaydı da yakını göremeyeydi...
O nasıl bir cinnet eskizi, o nasıl bir panik atak starteri, o nasıl inme sebebi...
“2 metre altın zincir” diye yazmış ilk maddede. Islak el yazısı ve imzalı!
Yahu, sırf bu ilk madde için müzakereden kalkılır!
Sen ne yaptın be Süreya? Annen bu sürrealist, post modernist listeyi hazırlarken sen portakallı ördeğe Frédéric Chopin mi dinletiyordun? Porçöze klorak katıp diş fırçasıyla derz mi temizliyordun?
Behey zalım ve onun insafsız kızı...
Ciğerim çift lavaşa sarılacak cartlak kebabından hallice...
Kor alevler var yüreğimin mağmasında.
Ciğerimin fay hattında zelzeleler kopuyor...
2.5 metre zincir ile hangi kale kapısını düşmana kapatacaksınız behey zalımlar?
Traktör mü çekeceğiz zincirle, çekme halatı, takoz da lazım mı?
Bırakıp 2.5 metre altın zinciri, sanayide demir olarak bile görmedim!
Ayrıca zincir diye bir süs eşyası mı olur?
Hani biz özgürlüğüne düşkün bir millettik?
Zincirlerlerimizi bukağılarımızı kırıp yeniden özgürlük nârâları atmamız gerekmiyor mu?
Ah be Süreya ve ah be onun zalım anası müstakbel muhtemel kaynanam olacak ömür törpüsü...
Şimdi ben zift karası çayları fondipleyip yanına kitap koyarak fotoğraf mı çekeyim?
Çay ver Muhittin abi, damarlarımda asil Rize çayı dolansın.
Bozulmuş ve fena halde örselenmiş psikoljime demlik demlik çay boca et.
Dahili ve harici bütün vücudumu çay işgal etsin. Bir de Müslüm kaseti koy oradan...
“Feleğin cilvesine
Hayatın sillesine,
Dertlerin cümlesine
İtirazım var...”
“Cehennem dertleri var cennetimde,
Ben yaşarken ruhum öldü içimde.”
Çay ver Muhitttin abi, bir teselli ver.
2.5 metre zincirle bağla beni çay ocağına..