Yük çekmekten isyanda zayıf bir eşek vardı
İri gözleri her gün arpa yulaf bağlardı
Kötü bir talih gibi sırtına kondu semer
Sımsıkı bağladılar karnından bir de kemer
Tüyleri hep döküldü derisi yara oldu
Kanayan gözlerine karasinekler doldu
Sıpayken avaz avaz bağırırdı ne coşkun
Hangi tarlaya girse karnı burnundan aşkın
Şimdi bir öküz gibi yaşamak durur iken
Neden sırtında palan neden dilinde diken
Derken bir gün sahibi onu saldı bayıra
Durur mu hiç orada koştu sulak çayıra
Karnını doyurunca tepinip yuvarlandı
Şükür aklına geldi Tanrı’yı candan andı
Tanrı’m neden beni sen böyle eşek yarattın
Öküzleri otlağa beni bozkıra attın
Onlara hilal gibi parlak boynuzlar verdin
Beni odun altında toza toprağa serdin
Eşek düşünedursun ansızın geldi çiftçi
Çayırı darmadağın görünce yandı içi
Ey eşek oğlu eşek deyip küfür savurdu
Onu sabana koşup taşlı tarlaya vurdu
Değdikçe uyluğuna ucu çivili masda
Hiç dinlenmedi eşek sonunda oldu hasta
Erteye eremedi öldü o genç yaşında
Bir ders gibi şu beyit kaldı mezar taşında:
Sende anlarsın bir gün öküz gibi yaşamak
İsteyen eşeklere masda, mudul, saban hak.