Mehmet Osmanoğlu’nun
Kuzuların Sessizliği şiirine nazire
bak patron yine puslu bir hava yeni bir öğün vakti
karınlar zil çalar şu avcıların şimdi avlanma vakti
puslu bir gecede yola koyulur avcı kurtlar sessizce
az gittiler uz gittiler dere tepe düz gittiler sinsice
şunu bilesin bir de puslu havayı seven çeşit çeşit
yarısı yeter bana yarısı sizin olsun der kara kurt
canavardır diğeri tarumar eder o kesilim sürünü
en önde alfa bozkurt ardından gelir avcı sürüsü
ak kara kahverengi boz sarı kızıla çalar rengi
gündüzler dinlenme aydınlık geceler av vakti
töreli töresiz aman ha hepsi birbirinden yaman
en ıssız yerlerden geçerken hepsi birbirinden azman
tavşan geyik yabani bir bir avlanım derken
saldırılar sürüne en sevdiğidir körpe kuzuların
aman ha karşıki yamaçta görüldü daha yeni
vakit dolunay vakti sal peşine o görkemli itlerini
itin sahibi varsa kurdun tanrısı var der ataların
el ile oyun olmaz kurt ile koyun oynamaz bak bilesin
sürün av olmuş puslu bir havada kurt dadanmış
bunu gören zavallı çobanın eyvah deyip bağırmış
kuzusunu kaptıran patronun ağzını bıçak açmazken
pes eder mi hiç salardı itleri peşine şu yaman çoban
herkes rızkını kapar alınır mı hiç kurdun ağzından kuzu
etme eyleme çoban sen koru koyun ile körpe kuzunu