“Gırip” diye bir belalı
Tuttu yakamı, bırakmaz
Burma bıyık, bel kamalı
Tuttu yakamı, bırakmaz
İk’elense, bir tek daldı
İlk hamlede yere çaldı
Başımı eline aldı
Tuttu yakamı, bırakmaz
Altında kıvrandım durdum
Derken iki yumruk vurdum
Bu nedir diye sordum
Tuttu yakamı, bırakmaz
Ne ilaç dinler, ne aşı
Ne kadar bilmem ki yaşı
Corananın kan kardaşı
Tuttu yakamı, bırakmaz
Boylattı beni acile
Başım ateşli tac ile
Döndüm çuval ilaç ile
Tuttu yakamı, bırakmaz
Ne haftası, kaç ay oldu
Güzel ömrüm bak zay’oldu
Sağlık, sıhhatım kayboldu
Tuttu yakamı, bırakmaz
Kutu kutu ilaç içtim
İçip de kendimden geçtim
Şimdi bana ömür biçtim
Tuttu yakamı, bırakmaz
Duyan dostlar öğüt verdi
Kimi sarımsak önerdi
Biri zencefil gönderdi
Tuttu yakamı, bırakmaz
Dostlar, bu pehlivan değil
Anlattığım yalan değil
Hattâ arta kalan değil
Tuttu yakamı, bırakmaz
Böyle dert düşman başına
Bakmaz kimsenin yaşına
Zehir katıyor aşına
Tuttu yakamı, bırakmaz
İki seksen uzandırdı
Hem ateşlere yandırdı
Beni dost diye kandırdı
Tuttu yakamı, bırakmaz
Öksürttü, yırttı ciğerim
Sanki kırılmış her yerim
Sizlere daha ne derim
Tuttu yakamı, bırakmaz
Uzak etsin Mevla’m sizden
Daha ayrılmadı bizden
Bağladı yatağa dizden
Tuttu yakamı, bırakmaz